oak
(ouk) meşe
oar
(o:) kürek / kürek çekmek
oasis
(oweysis) vaha
oat
(o:t) yulaf
oath
(oth) ant, yemin
obedient
(ıbi:diınt) itaatli,
söz dinleyen
obey
(ıbey) itaat etmek, emir-
lere uymak
object
(obcıkt) madde, nesne
/ hedef, amaç
object
(obcekt) itiraz etmek
objective
(ıbcektiv) kişisel
duygulardan uzak, hislerine
kapılmadan, objektif
oblige
(ıblayc) mecbur etmek
observation
(obzıveyşın) göz-
lem, tetkik, inceleme, rasat,
gözetleme
observe
(ıbzö:v) gözetlemek,
dikkat etmek, gözlem yapmak
obstacle
(abstıkıl) engel
obstruct
(ıbstrakt) engelle-
mek
obstinacy
(abstınısi) inatçılık
obstinate
(obstinıt) inatçı, dik
kafalı
obtain
(ıbteyn) elde etmek,
ele geçirmek
obvious
(obviıs) besbelli,
apaçık
occasion
(ıkeyjın) fırsat, ve-
sile, vaziyet, olay
occasional
(ıkeyjınıl) arada
sırada olan
occasionally
(ıkeijınıli) arada
sırada, seyrek
occupation
(okyupeyşın) iş,
meslek
occur
(ıkö:) olmak
ocean
(o:şın) okyanus
o’clock
(ıklok) saat (vakit bil-
dirme)
octagon
(oktıgın) sekiz köşeli
şekil, sekizgen
October
(oktoubı) ekim (ay)
octopus
(oktıpıs) ahtapot
odd
(od) tek / tuhaf
odour
(oudı) (fena) koku
of
(ov) ...in, ...nın,... den
of course
(ovko:s) tabii ki
off
(o:f, of) uzakta, dışarıya,
...den
offend
(ıfend) kızdırmak, gü-
cendirmek
O
