ki çiftliklerinden birine gitmiflti. Akflam, hava karard›¤› hâlde gelmeyin-
ce merak ettim. Yola ç›k›p yürümeye bafllad›m. En sonunda Mr. Roc-
hester’› görmüfltüm. Beni gördü¤ünde gülerek:
– Bensiz bir gün bile geçiremiyor musun? Galiba beni sahiden se-
viyorsun bir tanem! dedi.
Yemekten sonra kütüphanede otururken, ona kayg›land›¤›m› söy-
ledim. Ne oldu¤unu sorunca anlatt›m:
– Dün gece sen yokken, Sophie bana yar›n giyece¤im beyaz elbi-
seyi ve duva¤› gösterdi. Sonra erkenden yatt›m, fakat uyuyamad›m.
Geceleyin birden uyand›¤›mda, odamda bir kad›n gördüm. Elinde bir
flamdan vard›. Önce Sophie oldu¤unu düflünüp seslendim. Fakat bu
kad›n, ne Sophie ne Mrs. Fairfax ne de Grace Poole’du.
Mr. Rochester:
– Kimdi o zaman? diye sordu.
– Bilmiyorum, dedim. Uzun boylu, fliflman ve siyah uzun saçl› bir
kad›nd›. Beyaz bir elbise giymiflti.
– Yüzünü görebildin mi?
– ‹lk önce göremedim. Ama biraz sonra elbisemin ve duva¤›m›n
as›l› oldu¤u yere gitti. O zaman gördüm. Çok korkunçtu. Koyu esmer
bir teni vard›; gözleri kocaman ve k›pk›rm›z›yd›. Duva¤›m› al›p y›rtt› ve
sonra odadan ç›k›p gitti.
Mr. Rochester, yavaflça:
– San›r›m bu da bir kâbustu Jane, dedi. fiimdi bunlar› unutmal›s›n,
dün gece çok heyecanl›yd›n.
– Hay›r, efendim. Kâbus de¤ildi. Sabah kalkt›¤›mda duva¤›m›, par-
çalanm›fl ve ikiye ayr›lm›fl olarak yerde buldum.
Bunu duyunca Mr. Rochester:
– Oh can›m! diye hayk›rd›. Dün gece korkunç bir fley sana yaklafl-
m›fl; Tanr›ya flükür ki, bafl›na bir fley gelmedi.
– Fakat Edward, kimdi o? diye sordum. Aç›klayabilir misin?
62