Bizim kulübeye yak›n bir yerde, topra¤› iyice döverek sertlefltirdi-
ler. Dört metre kadar çap› olan bir daire çizdiler. Sonra kar›n en kal›n
ve sert oldu¤u bir yerden tu¤lalara benzeyen düzgün parçalar kesip,
bunlarla, çizdikleri dairenin çevresine bir duvar örmeye bafllad›lar. Yal-
n›zca, kap› yeri için küçük bir boflluk b›rakm›fllard›. ‹kinci s›ray› birinci-
sinden daha dar, üçüncüyü daha dar tutarak; gittikçe küçülen daireler-
le duvar› yükseltmeye bafllad›lar. Duvarlar›n örülmesi bitti¤inde, yar›m
bir portakala benzeyen yar›m bir küre meydana gelmiflti. Sonra üstüne
kar doldurup içten ve d›fltan ovalayarak bütün delikleri iyice t›kad›lar.
Biz bir kenarda durmufl, çal›flmalar›ndaki h›z›, hayran hayran sey-
rediyorduk. Duvarlar›n içi bitince kap› olarak b›rakt›klar› bofllu¤un iki
yan›na alçak bir duvar örüp onun da üstünü kapatt›lar. Bu durumda,
eve girip ç›kmak için, dizlerimizin üstünde sürünmemiz gerekecekti.
Terence:
– ‹yi ama, dedi. Buraya ›fl›k nereden girecek? Nas›l ayd›nlataca-
¤›z?
Tam bu s›rada, Eskimolardan biri ›rmaktan kesip getirdi¤i saydam
bir buz parças›n›, tavan›n tam ortas›nda açt›¤› deli¤in a¤z›na yerlefltir-
di. Böylece, cam› da olan kusursuz bir pencere yap›lm›flt›.
Her fley bitince, özverili dostlar›m›z bizi içeri ça¤›rd›lar. Bu, gerçek-
ten güzel bir ev olmufltu; ama kalabal›k oldu¤umuz için, bize yetecek
büyüklükte de¤ildi. Fakat k›sa sürede, bu kulübeyi bizim için yapmad›k-
lar›n› anlad›k. Onlar da, k›fl için daha kuytu olan bizim koya tafl›nmaya
haz›rlan›yorlard›. Bütün erkekler, birlikte çal›flarak daha baflka kulübeler
yapmaya bafllad›lar. Biri bitince bir baflkas›na bafll›yor; yenisinin yap›m›
sürerken, kad›nlar yap›lm›fl olan kulübeye girip içerisini döflüyorlard›.
Kulübelerin iç duvarlar›na tüyleri d›flar› gelmek üzere deri germifl-
lerdi. Bu kürkler içerisinin havas›na ayr› bir s›cakl›k kat›yordu. Bir kena-
ra ya¤ kandilini koyuyorlar, oca¤› da yerlefltirince her fley tamamlanm›fl
oluyordu.
Yatak yerleriniyse; önce taflla, sonra küçük bal›k kemikleriyle ve
onlar›n üstünü de kuru yosunlarla doldurarak, yerden üç dört kar›fl yu-
kar›da yapt›lar.
91