PRENS AB‹ F‹RAVUN’LA KARfiILAfiIYOR
Tep’te gün ›fl›maya bafllam›flt›. Büyük kent, sabah günefli
içinde p›r›l p›r›ld›. Büyük ve güzel bir gemide; zengin giysili
Prens Abi, müneccimi Kaku, muhaf›z komutan› ve baflka üç
subay›yla ayakta duruyordu. ‹kinci gemide, çöldeki savaflta
tutsak edilen iki kral› ve baflka kiflileri getiren askerler vard›.
Bu iki gemi, hepsi askerle dolu çift s›ral› savafl gemilerinin
aras›ndan Nil’de yukar› do¤ru yol al›yordu.
Abi, bu gemilere bak›p kendi kendine m›r›ldand›:
“Kaku, bir sald›r›ya giriflmemi önlemekle ak›ll›l›k etti. Fira-
vun’un böyle bir sürprize karfl› iyi haz›rland›¤› apaç›k.”
K›y›ya vard›klar›nda, yaya asker ve süvari bölükleri gördü;
surlar›n üzerinde yüzlerce asker vard›. Komutanlar, karaya
ayak bas›nca, rahipler taraf›ndan karfl›land› ve aç›lan kap›lar-
dan ana yola girdiler. Muhaf›zlar, saray›n kap›lar›n› geriye it-
tiler; Abi de, büyük salona gelinceye dek güzel a¤açlar ara-
s›ndan yürüdü.
D›flardaki parlak ›fl›ktan sonra, salon ona lofl gibi görün-
dü. Bir ›fl›k çizgisi damdaki pencereden Firavun’la, Kraliçe
Ahura’n›n üzerine düflüyordu. Yanlar›nda dan›flmanlar› ve
13