– Art›k benimle alay edilmesine izin verme, diye a¤lad›.
Bana kral›n yerine geçecek bir çocuk do¤urmam› sa¤la, ama
sonra bedel olarak can›m› al!
Fakat Tanr› karfl›l›k vermedi. ‹kisi de, pek bitkin bir durum-
da kalk›p oradan ayr›ld›lar. Büyük rahibi tap›na¤›n kap›s›nda
kendilerini bekler buldular. Bu, ufak tefek yafll› bir adamd›.
– Tanr› iflaret vermedi, dedi Firavun.
Yafll› rahip, a¤layan Kraliçe’ye bak›yordu ve gözlerinde
ac›ma okunuyordu.
– Ben d›flarda beklerken bir ses konuflur gibime geldi, fa-
kat ne dedi¤ini size söyleyemem. Saray›n›za gidiniz, ey Fira-
vun. Gidiniz, ey Kraliçe Ahura. Uykunuzda size bir iflaret ge-
lecek ve Prens Abi’ye ne diyece¤inizi ö¤reneceksiniz.
Gölgeler gibi, el ele büyük salonlardan geçtiler ve gizli bir
kap›dan saraya girdiler.
Vakit gece yar›s›n› geçmiflti. Tep’in üstüne koyu karanl›k
ve sessizlik çökmüfltü; sessizli¤i, yaln›z y›ld›zlara havlayan
köpekler ve surlardaki askerlerin ayak sesleri bozuyordu.
Firavun ans›z›n uyand›. Kraliçe Ahura kolunu tutmufl onu
sars›yordu.
– Uyan! Uyan! diyordu. Sana söyleyece¤im bir fley var!
Firavun oturdu.
– Ne oldu? diye sordu.
– Ey Firavun, bir rüya gördüm! Karanl›kta biri vard›. fiöyle
diyordu: “Kraliçe Ahura, ben bu gece tap›nakta sizin ve koca-
n›z›n yakard›¤› varl›¤›n ruhuyum. Sen ve kocan y›llard›r bana
19