komutanlar› vard›. Arkalar›nda hizmetçileri duruyordu.
Salonun sütunlar› aras›nda, iki yüz kiflilik ünlü Nübyal› Muha-
f›zlar bekliyordu. Bunlar›n her biri hükümdara ba¤l›l›klar› ve
cesaretleriyle bu göreve seçilmiflti.
Firavun, k›rk yafllar›nda ufak tefek, ince bir adamd›. Nazik
ama kayg›l› bir yüzü vard›. Bafl›, tac›n a¤›rl›¤› alt›na gömül-
müfl gibiydi. Elleri inceydi ve parmaklar›, alt›ndan giysinin ke-
narlar›yla oynuyordu.
Güçlü kuvvetli olan Abi, bu zay›f güçsüz adama bakt›. Fi-
ravun, böyle güçsüz olmakla birlikte, onda krallar soyunun
ruh büyüklü¤ü vard› ki, Abi’nin sert yarat›l›fl› onun önünde
e¤iliyordu. Prens, basamaklara do¤ru yürüdü ve orada diz
çöktü.
– Hofl geldin Prens Abi, dedi Firavun. Çok önce kavga et-
tik, fakat zaman bütün yaralar› kapat›r.
Abi bo¤uk sesiyle karfl›l›k verdi.
– Sizi selâmlar›m. Sa¤l›k ve güçlülük sizinle olsun.
– Teflekkür ederim, dedi Firavun nazikçe. Sa¤l›¤a ve gü-
ce gereksinimim var. fiimdi söyle bana, iznim olmadan Mem-
fis’teki hükûmetini niçin terk ettin? Niçin beni ziyarete geldin?
– Bana k›zmay›n›z, dedi Abi. Bir süredir krall›¤›n›z› tehdit
ettikleri için çöl halk›na sald›rd›m. Onlara bask›n yapt›m ve
binlercesini öldürdüm. Krallar›n› tutsak ettim; onlar flimdi d›-
flarda bekliyorlar, böylece kendiniz öldürebilirsiniz. Yüzlerce
komutan›n da bafllar›n› getirdim. Krall›¤›n›z›n kuzey ülkesini,
uzun y›llar için güvenli¤e kavuflturdum.
14