lard› da. Onun korkakl›€›n› bildikleri için, öfkelendi€i bir gün arka-
dan s›rtlar›na bir kurflun s›kmas›ndan ya da kahvelerine zehir at-
mas›ndan korkuyorlard›. Ne var ki, kaledekilerden birinin de yemek
piflirmesi gerekliydi ve Yak›fl›kl› Smith kusurlar› ne olursa olsun,
bunu yap›yordu.
Beyaz Difl’i hayranl›kla seyreden, y›rt›c› marifetlerinden keyif
alan adam buydu. Ve bu adam ona sahip olmay› kafas›nda kuru-
yordu. ‹lk gördü€ü andan itibaren ona yaklaflmaya çal›fl›yordu. Ön-
celeri Beyaz Difl’in ona ald›rd›€› yoktu. Sonra bu beyaz adam›n ›s-
rar› art›nca, Beyaz Difl ona karfl› tüylerini dikerek difllerini ç›kard›
ve geriledi. Bu adam› hiç gözü tutmam›flt›. Onda uyand›rd›€› duy-
gular berbatt›. ‹çindeki kötülü€ü seziyor, uzatt›€› elden, sesini yu-
muflatarak konuflmas›ndan korkuyordu. Bütün bunlar yüzünden
adamdan nefret ediyordu.
Basit yarat›klar için iyiyle kötüyü ay›rt etmek çok olay bir ifltir. ‹yi
kolayl›k ve rahatl›k sa€layan, ac›y› hafifleten fleydir. Bu nedenle de,
iyi sevilir. Kötü ise rahats›zl›k veren, korku ve ac› içeren fleyleri an-
lat›r; bu yüzden de ondan nefret edilir. Beyaz Difl’in Yak›fl›kl› Smith
hakk›ndaki duygular› da kötüydü. Adam›n içindeki marazi fleyler bi-
çimsiz vücudundan ve sapk›n düflüncelerinden tuhaf bir flekilde d›-
flar› yans›yordu. Beyaz Difl bu adam›n u€ursuz bir bela tafl›d›€›n›,
can›n› yakacak bir fleylere sebep olaca€›n›, bu yüzden de nefret et-
menin ak›ll›ca olaca€›n›, kötü bir fley oldu€unu mant›k yoluyla ya da
yaln›zca befl duyusuyla de€il, belirleyemedi€i daha uzak duyular›-
n›n da yard›m›yla hissetmiflti.
Yak›fl›kl› Smith Boz Kunduz’un kamp›na ilk geldi€inde Beyaz
Difl de oradayd›. Daha uzaktan adam›n ayak seslerini duyar duy-
maz, onu daha görmeden tan›m›fl ve hemen tüyleri dikilivermiflti.
Sere serpe uzanm›fl keyifle yatarken birden do€rulmufl ve adam
yak›na gelince, bir kurt gibi kamp›n en ücra köflesine kaçm›flt›. Ko-
nuflulanlar› anlayamazd› ama Boz Kunduz’la karfl›l›kl› konufltukla-
r›n› görüyordu. Bir ara adam onu iflaret etti ve Beyaz Difl, adam›n
eli epey uzakta olmas›na ra€men, sanki üzerine geliyormufl gibi
59