sun b›rakm›flt›m. Yar› aç geziyor, mide buland›r›c› bir tütün
içiyordum. Bu bir buçuk dolar benim her fleyimdi. Oturdu¤um
yerde Wide Awake (Vayd Eveyk)’i kurgulamaya bafllad›m.
Her fleyiyle çok lükstü. Sonra f›rt›na masallar›, kavgalar, kö-
pek bal›klar› ve sonunda bu büyük hazine öyküsü.
Bob, elindeki bira fliflesini sall›yordu.
– Yaflas›n, dedi, harika bir bulufl...
Yafll› Kurt, derin bir soluk ald›. ‹çkisiyle, kuruyan bo¤az›n›
serinletti.
– Sonunda, bekledi¤im an gelmiflti. Bu arada, iki a¤›r has-
tal›k geçirmifltim. ‹flimden ayr›ld›¤›mda cebimde yüz elli bir
dolar›m vard›. ‹ki y›ll›k çal›flmam boyunca, diflimden t›rna¤›m-
dan art›rarak bu paray› toplam›flt›m. Kendime yeni elbiseler
ald›m. Sonra temiz ve ucuz bir otele yerlefltim. Az yemeye
gayret ediyordum, ama içkimden kesmiyordum. Bir yandan
da, Wide Awake efsanesini kafamda örüyordum. Merakl› ve
ihtirasl› adamlar ç›kt› bir gün karfl›ma. Haz›rlan›p birlikte yola
ç›kt›k; fakat bir süre sonra, para yetmedi¤i için geri döndük.
Zaman geçtikçe ben de kendime önemli adam süsü veriyor-
dum. fiu elimdeki garip yüzükleri ald›m. Benzeri hiçbir yerde
bulunmaz. Bana da çok gösteriflli ve gizemli bir hava veriyor.
Görenler, beni o efsaneye çok yak›flt›r›yorlar. ‹çerken bazen
sarhofl olmufl gibi yaparak a¤z›mdan lâf kaç›rmaya bafllar›m.
çevremdekiler hep kulak kesilir. Dikkatlice dinlerler. Sonunda
ünüm yay›lmaya bafllad›. Bir gün, bir gazeteci benimle Wide
66