Herbert, onu ilk gördü¤ünde, üstüne at›l›p parçalamak is-
temiflti. Ama kar gibi beyaz ve parlak tüylü kufl ne uçmufl, ne
kaçm›fl, yaln›zca “Coco” demiflti.
Herbert, hiç beklemedi¤i anda bir insan sesi duyunca, ol-
du¤u yerde kalakalm›flt›. Kulaklar›n› dikmifl, burun deliklerini
açm›flt›. Sonra her köfleyi koklayarak o sesi ç›karan insan›
aram›flt›.
Kuflla yine burun buruna gelince, “Coco” diye seslendi¤i-
ni duydu.
Herbert, küçük yafl›ndan beri civcivleri severdi. Bu, efen-
disi gibi ses ç›karan kufl da acaba bir civciv miydi?
Coco:
– Elini ver, dedi.
Herbert olanlardan bir fley anlam›yordu. Yine, her köfleye
bak›p bunu kimin söyledi¤ini araflt›rmaya koyuldu. Sözler o
kadar belirgindi ki, Herbert bunun bir civcivden de¤il, bir in-
sandan geldi¤ini sanmakta hakl›yd›.
Herbert’in flaflk›n hâlini gören kufl, kahkahalarla gülmeye
bafllad›. Herbert, büsbütün flafl›rm›fl, bu kez de gülen adam›
aramaya bafllam›flt›.
Papa¤an çok e¤leniyordu kuflkusuz.
– Elini ver, dedi. Yoksa tekmeyi yersin.
Herbert art›k anlam›flt›. Konuflan bu kufltu. Birden ondan
çok hoflland›¤›n› duyumsad›. Bu narin yap›l›, minicik hayvan›
bütün tehlikelere karfl› korumaya bafllad›. Ozara’n›n yapma-
57