s›na hiçbir zaman izin vermedi¤i oyunlar›, bu yeni dostunun
yapmas›na hiç ses ç›karm›yordu.
Herbert, yeme¤ini yerken buna kimsenin el uzatmas›n› is-
temezdi. Bütün köpekler gibi h›rç›nlafl›rd›. Yaln›z efendisine
ses ç›karmazd›. Coco’ysa pembe ibikli, mini mini bafl›n› Her-
bert’›n tas›na sokuyor, onun kafas›n› itiyordu. Sonra etlerin
aras›ndan en iyisini seçmeye koyuluyordu. Herbert bir kena-
ra çekilip onu seyrediyordu. Yeme¤ine ortak olan bu sevimli
yarat›¤› karn›n› doyuruncaya kadar sab›rla bekliyordu. Ancak
Coco karn›n› doyurduktan sonra, Herbert geri kalan yeme¤i-
ni yiyebiliyordu.
Coco, karn›n› doyurduktan sonra, gelip Herbert’›n boynu-
na konuyor, bafl›yla onun bafl›n› okflayarak teflekkür ediyor-
du. Herbert’›n gözleri o zaman yar› sevgi, yar› anlams›zl›kla
parl›yordu.
Coco, küçük Çinli aflç›n›nd›. Kavurucu s›caklar ülkesi
Rio’da do¤mufltu.
Yui, bir gün Coco’yu Ozara’n›n yan›na tünemifl, onunla
konuflurken gördü. Coco, Çinli’nin gözünde birden bütün de-
¤erini kaybetmiflti.
– Bunu ister misin? diye sordu zenciye.
– Neye karfl›l›k vereceksin?
– Hiçbir fleye karfl›l›k de¤il. ‹stiyorsan senin olsun. Verdim
gitti.
– Benim mi oldu?
58