– Hastal›¤›n›n çok ciddî olmas›ndan korkuyoruz
efendim.
– Çok ciddî öyle mi? Bununla ne demek istiyorsunuz
Porthos? O yaflta hastal›k! Hay›r hay›r!.. Kuflkusuz ya-
ral›d›r. Belki de ölmüfltür. Ah! Böyle olaca¤›n› bilseydim!
Aman Tanr›m! Bak›n silâhflor efendiler! Geceleri kötü
yerlerden geçmenizi ve sokak köflelerinde k›l›ç oyna-
man›z› yasakl›yorum sizlere. Kardinalin koruyucular›n›n
sizlere gülmelerini istemiyorum. Onlar iyi, sakin ve be-
cerikli insanlard›r. Kendilerini asla tutuklatmazlar. Onlar
geriye bir ad›m atmaktansa ölmeyi ye¤lerler. Kaçmak,
s›v›flmak kral›n silâhflorlar›na özgü. Böyle iflte!
Porthos ve Aramis öfkeden bembeyaz kesilmifllerdi.
Ona karfl› duyduklar› büyük sevgi olmasayd›, M. Trévil-
le’i öldürebilirlerdi. Ayaklar›n› yere vuruyorlar, dudaklar›-
n› kanat›ncaya kadar ›s›r›yorlard›. M. Tréville’in sesi ye-
niden duyuldu. Her sözü bir, k›l›ç darbesinden farks›zd›:
– Ya! Kral›n silâhflorlar›, kardinalin koruyucular› tara-
f›ndan tutuklan›yorlar. Kardinalin alt› koruyucusu kral›n
silâhflorunu tutukluyor. Aman Tanr›m! Karar›m› verdim.
Louvre’a gidiyorum. B›rak›yorum sizi. Kim isterse flefiniz
olsun. Kardinalin koruyucular› aras›na girece¤im. E¤er
kabul etmezse, hey Tanr›m!... O zaman din adam› ola-
ca¤›m.
* * *
21