230
• hava almak:
1.
Aç›k havada dolaflmak.
Biraz hava alaca¤›m.
2.
Umdu¤unu elde edememek.
Bu iflten de hava ald›k.
• hava atmak:
Böbürlenmek.
Yeni bisikletiyle bize hava at›yor.
• hava bozmak:
Hava bulutlan›p ya¤mur ve f›rt›na belirtileri gözlenmek.
Hava bozunca eve döndük.
• hava çalmak (her biri, baflka bir):
Her biri, birbiriyle çeliflen düflünce ya da davran›flta ol-
mak.
Bu konuda arkadafllar›mdan her biri baflka bir hava ça-
l›yordu.
• hava çarpmak:
‹klimden ya da rüzgârdan olumsuz olarak etkilenmek.
Bafl›m a¤r›yor, san›r›m hava çarpt›.
• havada kalmak:
1.
Bulunmas› gereken yerden yüksekte olmak.
Duvardaki resim biraz havada kalm›fl.
2.
Bir ifl sonuca ulaflmamak.
Kuraca¤›m›z ifl havada kald›.
3.
Bir sav, dayanaks›z oldu¤undan kan›tlanamamak.
Arkadafl›n›z›n iddias› havada kald›.
• havadan sudan konuflmak:
Rastgele konulardan söz etmek, gelifligüzel konuflmak.
Oturup havadan sudan konufltuk.
Deyimler/217-237 21/07/2010 21:02 Page 230