231
• hava hofl (birine göre):
Öyle ya da böyle olmas› aras›nda bir fark yok, anlam›n-
da kullan›l›r.
‹stedi¤iniz gibi yap›n, benim için hava hofl.
• hava kararmak:
Güneflin batmas› ya da gökyüzünün bulutlanmas› ne-
deniyle ortal›k yar› karanl›k olmak.
Hava karar›nca eve döndük.
• hava köprüsü:
‹ki yer aras›nda hava yoluyla sa¤lanan sürekli ulafl›m.
‹ki kent aras›nda hava köprüsü kurulmufltu.
• havanda su dövmek:
Bir konuda sonuç al›namayacak biçimde sürekli u¤rafl-
mak.
Sen havanda su dövüyorsun, bu ifl böyle olmaz.
• hava paras›:
Bir yeri kiralamak amac›yla sahibine ya da kirac›ya
aç›ktan verilen para.
Bu k›rtasiye dükkân› için hava paras› istediler.
• havas› olmak:
1.
Al›ml›l›¤› olmak.
Genç kad›n›n havas› vard›.
2.
Birinin bir kimseye benzerli¤i olmak.
K›z›nda annesinin havas› vard›.
• havaya gitmek:
bk. bofla gitmek.
• havay› bozmak:
Kötü bir davran›fl göstererek toplulu¤un keyfini kaç›r-
mak.
Herkes e¤leniyordu, ama o gelip havay› bozdu.
Deyimler/217-237 21/07/2010 21:02 Page 231