259
• ifl bitirmek:
Baflkas›n›n iflini olumlu bir biçimde sonuçland›rmak.
Bu ifli ancak sen bitirirsin.
• ifl çatallanmak:
Bir iflin istenilen sonucu verip vermeyece¤i belirsiz ol-
mak.
‹fl çatallan›nca umutsuzlu¤a kap›ld›k.
• ifl 盤›r›ndan ç›kmak:
Bir ifl do¤ru yolundan ayr›lmak, amac›ndan sapmak.
‹fl 盤›r›ndan ç›kt›, art›k ben yokum.
• ifl ç›karmak:
1.
Çok ifl yapmak.
Mimar, iki günde çok ifl ç›karm›flt›.
2.
bk. bafl›na ifl açmak.
• ifl ç›kmaza girmek:
‹fl, içinden ç›k›lmas› çok güç bir durumda bulunmak.
Yar›n dönecektim, ama ifl ç›kmaza girdi.
• ifl düflmek (birine):
Yapmas› gereken bir ifl ortaya ç›kmak.
Bu konuda sana da ifl düflüyor.
• ‹fle bak:
fiaflk›nl›k yaratan bir durum karfl›s›nda söylenir.
‹fle bak! Sen de buradas›n.
• ifle girmek:
Bir göreve bafllamak.
Üniversiteyi bitirir bitirmez bir ifle girdi.
• ifle koflmak (birini):
Bir kimseyi bir iflle görevlendirmek.
Babam, kardeflimi ifle kofltu.
• ifle yaramak:
‹stenilen bir fleyi yapabilir olmak.
‹fle yarad›¤›m› bilmek hofluma gidiyor.
Deyimler/259-279 21/07/2010 21:02 Page 259