255
• ilk göz a¤r›s›:
1.
‹lk do¤an çocuk.
O, bizim ilk göz a¤r›m›z.
2.
‹lk sevgili.
‹lk göz a¤r›s›n› hâlâ unutmam›flt›.
• illallah demek:
Bir fleyden b›kmak, bezmek.
Gürültüden illallah diyordu.
• ilmini almak:
Bir iflin özelliklerini en ince ayr›nt›s›na dek araflt›rarak
iyice ö¤renmek.
Marangozlu¤un ilmini ald›m ben.
• imana gelmek:
Önce reddetti¤i bir fleyi, sonra kabul etmek.
‹mana gelip gerçe¤i söyledi.
• iman› gevremek:
Bir ifli gerçeklefltirmek için çok yorulmak, çok s›k›nt›
çekmek.
Muslu¤u tamir edene kadar iman› gevremiflti.
• imza atmak (etmek):
‹mzalamak.
Sözleflmeye karfl›l›kl› imza att›lar.
• ‹nan olsun.
Bana inan, inan ki, anlam›nda söylenir.
‹nan olsun, sizi kand›rm›yorum.
• ‹nceden inceye:
En küçük ayr›nt›s›na kadar, çok dikkat ederek.
Konuyu inceden inceye araflt›rd›m.
• ince eleyip (e¤irip) s›k dokumak:
Her iflte çok titizlik göstermek.
‹nce eleyip s›k dokuyan bir kiflili¤i vard›.
Deyimler/238-258 21/07/2010 21:02 Page 255