262
• iflini görmek:
1.
Kendi ya da baflkas›n›n iflini yapmak.
‹flimi görüp gelece¤im.
2.
(Bir nesne) Baflka bir nesnenin yapaca¤› ifli yapmak.
Bu kalem de iflimi görür.
3.
bk. iflini bitirmek
(2)
4.
bk. iflini bitirmek
(3)
• iflinin eri:
Yapt›¤› iflin gerektirdi¤i özellikleri tafl›yan kifli.
‹flinin eri bir elektrikçiydi.
• ‹flin mi yok:
Ald›rma, bofl ver, anlam›nda kullan›l›r.
‹flin mi yok senin! Yürü gidelim.
• ifli olmak:
1.
Bir ifli bulunmak.
Bir iflim var.
2.
‹fli olumlu bir biçimde sonuçlanmak.
‹fli olunca çok sevindi.
3.
Bir kimseyle u¤raflmak durumunda kalmak.
Onunla bir iflim var.
• ifli piflirmek:
Bir ifli olumlu bir biçimde sonuçland›rmak amac›yla ge-
rekli haz›rl›klar› yapmak.
Art›k sorun ç›kmaz, ifli piflirdik.
• ifli sa¤lama ba¤lamak:
‹flin düzgün yürümesi için gerekli önlemleri almak.
‹flini sa¤lama ba¤lay›nca rahatlad›.
• ifl iflten geçmek:
F›rsat› kaç›rmak, bir ifli yapma olana¤› kalmamak.
Art›k ifl iflten geçti, bu yafltan sonra yüzme ö¤renemem.
Deyimler/259-279 21/07/2010 21:02 Page 262
