279
• kapan›n elinde kalmak (bir fley):
Bir fleyden, ancak elini çabuk tutanlar yararlanmak.
Bu televizyonlar kapan›n elinde kal›yor.
• Kap›dan kovsan bacadan düfler (girer):
Bir kimsenin çok yüzsüz oldu¤u, anlam›nda söylenir.
O öyledir, kap›dan kovsan bacadan girer.
• kap› d›flar› etmek:
Kovmak, d›flar› atmak.
Onu kap› d›flar› etmek zorunda kalm›flt›m.
• kap› duvar olmak:
Çok çal›nmas›na karfl›n kap› aç›lmamak.
Kap› duvar, çaresiz geri dönece¤iz.
• kap›s› aç›k olmak:
Evine herkes serbestçe gelebilir olmak.
Sen de gelirsin, onun kap›s› aç›kt›r.
• kap›s›n› afl›nd›rmak (birinin):
Yan›na s›k s›k gitmek.
Kap›s›n› afl›nd›rd›m, ama hiç yard›mc› olmad›.
• kap›fl kap›fl gitmek:
Bir mal k›sa süre içinde sat›l›p tükenmek.
Gömlekler kap›fl kap›fl gitti.
• kap›y› açmak:
Baflkalar›na örnek olacak biçimde bir ifle bafllamak.
Biri kap›y› açarsa arkadan çok kifli gelecek.
• kap›y› göstermek:
Kovmak, uzaklaflt›rmak.
Huzursuzluk ç›kar›nca ona kap›y› gösterdiler.
• kara borsa:
Piyasada bulunmayan bir mal›n gizlice yüksek fiyatla
al›n›p sat›lmas› ifli.
Bir zamanlar bu ülkede benzin kara borsayd›.
Deyimler/259-279 21/07/2010 21:02 Page 279