293
• k›fl k›yamet:
Ya¤murlu, f›rt›nal›, so¤uk hava.
Bu k›fl k›yamette nereye gidiyorsun?
• k›t› k›t›na:
Gereksinmeyi zor karfl›layacak kadar (az).
Tuz k›t› k›t›na yetti.
k›t kanaat (geçinmek):
Yoksulluk çekerek, güçlükle (geçinmek).
Y›llard›r k›t kanaat geçinirdi.
• k›tl›¤›na k›ran
(*)
girmek (bir fleyin):
Bir fley hiç bulunmaz olmak.
Viflnenin k›tl›¤›na k›ran girmifl.
• k›tl›ktan ç›km›fl gibi:
Doymak bilmezcesine.
K›tl›ktan ç›km›fl gibi yiyorsunuz.
• k›yamet gibi:
Pek çok.
Bu çiçeklerden bizim bahçede k›yamet gibi var.
• k›yamete kadar:
Dünya var oldu¤u sürece, anlam›nda kullan›l›r.
Bu sorun k›yamete kadar sürer.
• k›yamet kopmak:
Bir yerde çok gürültü ve telafl olmak.
Sokakta k›yamet kopuyordu.
• k›yametleri (k›yameti, k›z›lca k›yameti) koparmak:
Afl›r› gürültüye, kargaflaya neden olmak.
Onun bilgisayar›na dokunma, yoksa k›yametleri kopa-
r›r.
• K›yamet mi kopar:
Ne olur? Ne önemi var? anlam›na gelir.
Söyledi¤imi yapsa k›yamet mi kopar?
(*) k›ran:
Öldürücü hastal›k, afet.
Deyimler/280-300 21/07/2010 21:02 Page 293
