seal
(si:l) mühür/fok
seam
(si:m) dikiş, dikiş yeri
seaman
(si:mın) denizci, ge-
mici
seaport
(si:po:t) liman
search
(sö:ç) araştırmak
seasickness
(si:siknıs) deniz
tutması
seaside
(si:sayd) deniz kenarı
season
(si:zın) mevsim
seat
(si:t) oturulacak şey / koltuk
second
(sekınd) ikinci / sani-
ye / öneriyi desteklemek
secondary
(sekındri) ikinci
derecede
secondary school
ortaokul
second-hand
(sekındhend)
kullanılmış, elden düşme
secrecy
(si:krısi) gizlilik
secret
(siıkrit) sır, gizli
secretary
(sekrıtıri) sekreter
section
(sekşın) kısım, bölge,
bölüm
secular
(sekyılır) laik, dinsel
olmayan / dünyevi
secure
(sikyu:) sağlam, emin /
temin etmek, sağlamak
secularism
laiklik
security
(sikyuırıti) emniyet,
güvenlik / emniyet veren / re-
hin, kefil, teminat, güvence
see
(si:) görmek
I see
anlıyo-
rum
seed
(si:d) tohum, çekirdek
seek
(si:k) aramak
seem
(si:m) görünmek, o şe-
kilde gözükmek
seesaw
(si:so:) tahterevalli /
inip çıkma
segment
(segmınt) ayrılmış
kısım, bölüm, bölge
seize
(si:z) yakalamak, kav-
ramak, el koymak, ele geçirmek
seldom
(seldım) nadiren,
seyrek
select
(silekt) seçmek / mute-
na, seçkin
selection
(silekşın) seçme
self
(çoğulu
selves)
(self/
selvz) (kendi kendini) anla-
mında önek
self-conscious
(selfkonşıs)
utangaç, sıkılgan
self-esteem
(self esti:m) öz
saygı, onur
self-pity
(selfpiti) kendine acıma
self-respect
(selfrispekt)
kendi kendine olan saygı
self-service
(self sö:vis) kendi
kendine hizmet, self servis
self-sufficient
(selfsafişınt)
kendi kendine yeten
-131-
self-sufficient