selfish
(selfiş) bencil
sell
(sel) satmak
seller
(seli) satıcı
semester
(simestır) dönem
semi
(semi) (yarı) anlamında
ön ek
semicircle
(semisö:kıl) yarım
daire
semicolon
(semikoulın) nok-
talı virgül
send
(send) göndermek
sender
(sendi) gönderen
senior
(sinyır) yaşça büyük /
son sınıf öğrencisi / kıdemli
sense
(sens) anlam / beş his-
sin (duyunun) her biri / akıl,
zekâ / hissetmek, sezmek
sensible
(sensibıl) makul, ak-
la yakın, mantıklı
sensitive
(sensıtiv) hisli, has-
sas, duygulu
sentence
(sentıns) cümle /
hüküm / mahkûm etmek
sentiment
(sentimınt) his,
hassaslık, duyarlık
sentimental
(sentimentıl) içli,
duygulu
separate
(seprıt) ayrı
separate
(sepıreyt) ayırmak,
ayrılmak
separately
(seprıtli) ayrı ola-
rak, ayrıca
September
(septembı) eylül
sequence
(si:kwıns) takip, devam,
olaylar zinciri, peş peşe, dizi
sergeant
(sa:cınt) çavuş, ko-
miser muavini
serial
(siıriıl) sıra hâlinde, dizi
series
(siıri:z) seri, dizi (TV)
serious
(siıriıs) ciddi, önemli,
ağırbaşlı
seriously
(siıriyisli) cidden,
ciddi olarak
servant
(sö:vınt) uşak, hiz-
metçi
serve
(sö:v) hizmet etmek /
işe yaramak
service
(sö:vis) hizmet, servis
sesame
(sesimi) susam
set
(set) düzenlemek, ayarla-
mak / kurmak / saptamak,
tespit etmek / koymak / takım
(eşya) / (güneş) batmak
set free
serbest bırakmak
set off
yola çıkmak
settee
(seti:) kanepe
settle
(setıl) yerleşmek / yere
konmak / bir yerde barınmak /
barındırmak / halletmek, çöz-
mek / (su) durulmak / (bir şe-
yin üstüne) yerleşmek /
ödemek
-132-
selfish