turkce sozluk - page 14

defl.
2.
Kardefllik iliflkisi olmadan, abla
gibi sevgi ve sayg› duyulan k›z ya da ka-
d›n.
ablak
a.
Genifl, yuvarlak ve dolgun yüz; yü-
zü genifl, yuvarlak ve dolgun olan kim-
se:
Ablak yüzü k›pk›rm›z› olmufltu.
ablal›k, -¤›
a.
Abla olma niteli¤i.
ablal›k
etmek
abla gibi korumak, gözetmek.
abluka
a. (ablu’ka) ‹t.
Bir yerin ya da bir ül-
kenin d›flar›s› ile olan her türlü ba¤lant›-
s›n› zor kullanarak kesme, çevirme, ku-
flatma
. ablukaya almak (abluka alt›n-
da tutmak)
genellikle denizden kuflat-
mak, serbestçe hareket etmesini engel-
lemek:
Düflman, kenti ablukaya alm›flt›.
abone
a. (abo’ne) Fr.
1.
Önceden ödeme
yaparak gazete, dergi gibi süreli yay›n-
lara al›c› olma durumu:
Bilim Çocuk
dergisine aboneyim.
2.
Önceden öde-
me yaparak bir ürüne, bir hizmete belir-
li bir süre için al›c› olan kimse:
Elektrik
idaresi, borcunu ödemeyen aboneler
hakk›nda yasal ifllem yapar.
3.
mec.
Bir
yere gitmeyi al›flkanl›k durumuna getir-
mek.
abone olmak
önceden ödeme ya-
parak bir ürüne, bir hizmete belirli bir
süre için al›c› olmay› üstlenmek:
O der-
giye ben de abone oldum.
abonelik, -¤i
a.
ve
ön a.
Abone ve belirti-
len say›daki abonenin kullan›m›na ayr›l-
m›fl olan:
Kasabam›zda on bin abonelik
telefon santrali kuruldu.
abonman
a. Fr.
Al›c›n›n bir üründen ya da
hizmetten düzenli olarak yararlanmas›
için sat›c›lar ile al›c›lar aras›nda yap›lan
anlaflma:
abonman kart›, su abonman›.
abrafl
a. Ar.
1.
Alaca benekli:
abrafl at.
2.
Klorofil azl›¤› nedeniyle yapraklar›nda
aç›k renkte lekeleri olan bitki.
3.
Ayn›
renk tonunun tutturulamamas› nede-
niyle aç›kl› koyulu renk kusuru olan ku-
mafl, hal›.
4.
Yüzü çilli, teni ve gözleri
çok aç›k renkte olan.
abuk sabuk
ön a.
ve
be.
Anlams›z, akla uy-
mayan, düflünmeden söylenen, saçma
sapan (söz):
Hastal›ktan abuk sabuk
fleyler söylüyordu.
abur cubur
a.
Yararl› olup olmad›¤› düflü-
nülmeden, zamans›z, gelifligüzel yeni-
len yiyecekler:
Abur cuburla karn›n› do-
yurma.
Ac
kim.
Aktinyum elementinin simgesi.
acaba
be. (a’caba) Ar.
Merak, karars›zl›k,
kuflku belirtir:
Acaba ben de sizinle bir-
likte gelsem mi?
acar
ön a. Ar.
1.
Atak, at›lgan, korkusuz,
yürekli, yi¤it, y›lmaz:
Acar bir çocuktu.
2.
Çevik, becerikli, ele avuca s›¤mayan.
acayip, -bi
a.
ve
ön a. (aca:yip) Ar.
1.
Ya-
d›rganan, al›fl›lagelmiflin d›fl›nda, ola¤a-
na ayk›r›, görene¤e uymayan, yabans›:
Toplant›ya acayip bir k›yafetle geldi.
2.
be.
fiafl›rt›c› bir biçimde:
Film acayip
güzeldi.
3.
ünl.
fiaflma bildirir
: Bu resmi
o mu yapm›fl? Acayip!
acayip olmak
de¤iflmek, de¤iflik biçimde davranmak:
Onlar da bugünlerde acayip oldular.
acayipleflmek
(nsz.)
Yad›rganacak bir du-
ruma düflmek, baflkalaflmak.
acayiplik, -¤i
a.
Yad›rgat›c› durum, garip-
lik:
Bu iflte bir acayiplik var.
acele
a.
ve
ön a. Ar.
1.
Acil, ivedi, çabuk
davranma zorunlulu¤u:
Acele bir ifli
varm›fl.
2.
be.
Zaman yitirmeden, he-
men, tez olarak, derhal:
Oraya acele git-
melisin.
acele etmek
ivmek, çabuk
davranmak:
Acele et, seni bekliyorlar.
aceleci
ön a.
Çabuk davranan, telafll›, ive-
cen:
Aceleci bir yap›s› vard›.
acelecilik
a.
Aceleci, sab›rs›z davranma
durumu.
Acem
öz. a. Ar.
‹ranl›.
acemi
ön a. Ar.
1.
Bir ifli yapmakta yeterin-
ce ustalaflmam›fl, eli bir ifle al›flmam›fl.
2.
‹flinde ilerlememifl:
Acemi bir gar-
sondu.
3.
Bir yerin, bir fleyin yabanc›s›:
O zamanlar ‹stanbul’un acemisiydim.
acemice
be. (acemi’ce)
Beceriksizce.
acemi çaylak, -¤›
ön a.
ve
a. tkz.
Deneyim-
siz, toy, beceriksiz:
Bu oyunu flu acemi
ablak
acemi çaylak
14
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 14
1...,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13 15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,...688
Powered by FlippingBook