çilmifl hayvan.
2.
Adak adaman›n yerine
getirildi¤i yer.
adale
a. Ar.
Kas.
adaleli
ön a.
Kaslar› iyi geliflmifl olan, kas-
l›:
Adaleli bir vücudu vard›.
adalet
a. (ada:let) Ar.
1.
Hukuka uygunluk,
hakka ve eflitli¤e sayg›, dürüstlük, do¤-
ruluk, vicdanl› davranma, türe:
Her in-
san adalet duygusunu tafl›mal›d›r.
2.
Yasalar› uygulayan ve yarg› yetkisini
kullanan devlet kurumlar›.
3.
Hakl›y›
haks›zdan, suçluyu suçsuzdan ay›rt et-
me eylemi:
Mahkeme sonucunda adalet
yerini buldu.
adalete teslim etmek
sa-
n›¤› yarg›lanmak üzere adalet iflleriyle
u¤raflan kurumlara götürmek.
adalete
teslim olmak
(san›k) yarg›lanmak üze-
re yetkili kurumlara baflvurmak.
adalet kap›s›
a.
Kiflinin hakk›n› aramak için
baflvurdu¤u yetkili makam.
adalet saray›
a.
‹çinde mahkeme salonla-
r›n›n yer ald›¤› büyük yap›.
adaletsizlik, -¤i
a
Adalete ayk›r› olma du-
rumu
: Ülkemizdeki gelir da¤›l›m›nda bir
adaletsizlik var.
adam
a. Ar.
1.
‹nsan:
“Adam›n ad› ç›kaca-
¤›na can› ç›ks›n.”
-Atasözü.
2.
Yetiflkin
erkek kifli:
Uzun boylu bir adam kap›y›
çald›.
3.
Olumlu nitelikleri olan, iyi ye-
tiflmifl, de¤erli kifli:
Böyle adamlara sa-
hip ç›kmal›y›z.
4.
Birinin yan›nda ya da
emrinde çal›flan kifli:
Marangoz, adam-
lar›yla birlikte geldi.
5.
Görevli kifli:
Elektrik kurumundan bir adam geldi.
6.
Birini kay›ran, onun ifllerini yerine geti-
ren ve naz›n› çeken kifli:
Benim ada-
m›md›r o, bu iflimi de halleder.
7.
hlk.
Evlenilen erkek, koca:
Benim adam bu
ifle çok k›zacak.
8.
(ad tamlamalar›nda)
Çal›flma alan›yla ilgili derin bilgisi olan
ya da bir alandaki çal›flmas›yla nitele-
nen kifli:
devlet adam›, bilim adam›, ifl
adam›, din adam›.
9.
(belirsizlik ad›l› ye-
rine) Herhangi biri, herkes, kim olursa
:
Bu durumu görünce adam›n morali bo-
zuluyor.
10.
tkz.
Bir karfl›laflt›rma söz
konusu oldu¤unda, genellikle o alanda
üstün oldu¤u kabul edilen kifliler:
Adamlar›n iflleri iyi gidiyor
.
adam az-
man›
çok iri yap›l› kimse.
adam›na gö-
re 1)
insanlar aras›nda ayr›cal›k gözete-
rek:
Adam›na göre davran›fl gösterme-
melisin.
2)
insanlar›n yetene¤ini göze-
terek:
O, adam›na göre ifl verir.
adamak
(-i, -e)
1.
Bir dile¤in yerine gel-
mesi için kurban kesip yoksullara da¤›t-
mak ya da kutsal bir yere, bir güce ni-
yette bulunmak.
2.
Kutsal sayd›¤› bir
fley ya da bir amaç u¤runa kendini feda
etmek:
Kendini mesle¤ine adam›flt›.
adamak›ll›
be. (ada’mak›ll›)
‹yice, gere-
kenden çok, hafife al›nmayacak kadar:
San›r›m adamak›ll› tart›flt›k.
adamca
be.
1.
‹nsanca:
Herkese adamca
davran›rd›.
2.
‹nsan say›s› bak›m›ndan:
Adamca biz üstündük.
adamca¤›z
a.
‹nsanda ac›ma, sevgi, koru-
ma gibi duygular uyand›ran adam:
Adamca¤›z hasta hasta çal›fl›yordu.
adamc›l
ön a.
‹nsanc›l, s›cakkanl›, sokul-
gan.
adaml›k, -¤›
a.
‹nsana yak›flan davran›fl,
durum:
Sen ifline bak, adaml›k sende
kals›n.
adamotu
a. bitb.
Patl›cangillerden, s›cak
bölgelerde yetiflen otsu bitki, kankuru-
tan, adamkökü.
adam sarraf›
a.
‹nsanlar›n karakterini ça-
buk anlayacak deneyimde olan kifli, in-
san sarraf›.
adam sendecilik, -¤i
a.
Davran›fllar›nda
ciddiyetsiz olma, kimseyi umursamama
durumu:
Bak›yorum da herkeste bir
adam sendeciliktir, gidiyor.
adams›z
ön a.
1.
Yard›mc›s› olmayan.
2.
hlk.
Kocas›z, erkeksiz kad›n.
adanmak
(nsz.)
Adanmak eylemine konu
olmak.
adap, -b›
ç. a. (a:da:p) Ar.
1.
Töre.
2.
Ku-
rallar, yöntemler:
Adaba uygun davran-
adale
adap
20
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 20