turkce sozluk - page 16

ral›lar›n kabul edildi¤i bölüm.
aciz, -czi
a. Ar.
1.
Güçsüzlük, yetersizlik:
Bu davran›fl›yla aczini ortaya koyuyor.
2.
Beceriksizlik.
âciz
ön a. Ar.
1.
Bir ifli yapabilme gücü ol-
mayan, güçsüz, çaresiz:
O konuda âciz
bir insand›.
2.
Beceriksiz.
âciz kalmak
çok çaba göstermesine karfl›n o ifli ya-
pamayacak duruma düflmek:
Düflünce-
mi söylemekten âciz kald›m.
âcizane
be. (a:’cizane) Ar.+ Far.
Kendi yap-
t›klar›n› anlatan kiflinin, “âcizlere yak›fl›r
biçimde” anlam›nda kulland›¤› bir al-
çak gönüllülük ve nezaket sözü:
Benim
de âcizane güzel bir an›m var.
acun
a.
Dünya.
acur
a. bitb.
Kabakgillerden, rengi sar›ms›
yeflilden koyu yeflile kadar de¤iflen, ka-
bu¤u çizgili ve hafif tüylü, uzun, sert bir
h›yar türü.
aç, c›
ön a.
1.
Ac›km›fl olan, yemek ye-
me gereksinimi olan:
“Aç ay› oynamaz.”
-Atasözü.
2.
a.
Yoksul, geçimini sa¤la-
yamayan kifli:
“Aç doymam, tok ac›k-
mam san›r.”
-Atasözü.
3.
mec.
Gözü
doymayan, haris:
Onun bu kadar aç bir
insan oldu¤unu bilmezdim.
4.
mec.
Çok istekli, çok hevesli:
Okumaya aç bir
insand›.
5.
be.
Yemek yemeden, karn›
doymam›fl olarak:
O kadar uykusuzdu
ki aç yatt›.
açacak, ¤›
a.
1.
fiifle kapa¤›, konserve ku-
tusu, zarf gibi nesneleri açmaya yara-
yan araç.
2.
Anahtar.
açalya
a. Rum.
Renkli ve bol çiçekler açan,
kokusuz bir bitki.
açar
a.
1.
Anahtar.
2.
Aperitif.
açgözlü
ön a.
Sahip oldu¤undan daha faz-
las›n› isteyen, doymak bilmeyen, gözü
aç.
açgözlülük
a.
Açgözlü gibi davranma, doy-
mazl›k.
aç›
a.
1.
mat.
Ayn› do¤rudan ç›kan iki ya-
r›m do¤runun ya da birbirini kesen iki
yüzeyin oluflturdu¤u geometrik biçim.
2.
mec.
Olaylara bak›fl biçimi, görüfl,
yön:
Bu durumu bir de olay› yaflayanlar
aç›s›ndan de¤erlendirmek gerekir.
aç›c›
ön a.
Açan, açmak iflini gören:
Nefes
aç›c› bir ilaç kullan›yor.
aç›k, -¤›
ön a.
1.
Kapal› olmayan; bir fleyin
geçifli, girifli ya da ak›fl› engellemeyecek
durumda olmas›:
Aç›k pencereden top-
ra¤›n kokusu geliyordu.
2.
Örtüsü, ka-
pa¤›, çat›s› olmayan ya da aç›lm›fl olan;
ç›plak:
Ne yaz›k ki o alan› aç›k otopark
yapm›fllar.
3.
Çal›fl›r, ifller, kullan›ma ha-
z›r durumda olan:
Geç oldu, aç›k market
bulamay›z.
4.
Kuflkuya neden olmaya-
cak denli belirgin, ortada olan, kolay an-
lafl›l›r:
Düflüncelerini aç›k bir dille anlat-
t›.
5.
Gizlili¤i olmayan:
Her konuda aç›k
bir insand›.
6.
Kolayl›kla benimseyebi-
len, etkisinde kalabilen, hoflgörüyle
yaklaflabilen:
Her zaman yeniliklere aç›k
insanlar olmal›y›z.
7.
Koyu olmayan
(renk):
Aç›k mavi kaza¤›n› giydi.
8.
Cin-
sellikle ilgili ça¤r›fl›mlar uyand›ran (ki-
tap, film, resim):
Aç›k bir film oldu¤unu
söylediler.
9.
Bofl (görev, makam):
aç›k
kadro.
10.
a.
Belirli bir yerin uza¤›:
Oto-
büs, kasaban›n a盤›ndan geçer.
11.
a.
Denizin k›y›dan uzakça olan bölümü:
Rüzgâr, yelkenli tekneyi a盤a sürüklü-
yor.
12.
Aral›kl›, yak›n durumda olma-
yan:
Atletimiz aç›k biçimde önde gidi-
yor.
13.
be.
Aç›kça, hiçbir fley gizleme-
den:
Her zaman aç›k konuflmal›s›n.
14.
a.
Bir fleyin gerekenden eksik ç›kmas›
durumu:
Kasanda aç›k m› var?
15.
a.
Eksiklik, yetersizlik, kusur:
O da sürekli
a盤›m› yakalamaya çal›fl›yor.
16.
a.
Gü-
neflli, bulutsuz (hava, gökyüzü):
Yar›n
hava aç›k olacak.
aç›k aç›k
be.
1.
Oldu¤u gibi, hiçbir fley giz-
lemeden.
2.
‹çtenlikle.
aç›k art›rma
a.
Bir mal› sat›n almak için al›-
c›lar›n fiyat art›rma yar›fl›na girmeleri ve
mal›n en yüksek fiyat› verende kalmas›-
na dayanan sat›fl, müzayede:
Bu vazoyu
aciz
aç›k art›rma
16
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 16
1...,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15 17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,...688
Powered by FlippingBook