kavrayamama durumu.
anlamazl›ktan
gelmek
bir fleyi çok iyi anlad›¤› hâlde ya
ifline gelmedi¤i için ya da sayg› gere¤i
anlamam›fl gibi davranmak:
Akflam geç
kalmamas›n› söyledim, ama anlamaz-
l›ktan geldi.
anlam bilimi
a. dlb.
Dili anlam özellikleri,
de¤iflmeleri bak›m›ndan inceleyen dil
bilimi dal›; semantik.
anlamdafl
ön a. dlb.
Efl anlanl›.
anlamland›rmak
(-i)
Bir fleyin anlam›n›
aç›klamak, o fleye anlam vermek ya da
anlam yüklemek:
Bu davran›fl›n› anlam-
land›ram›yorum.
anlafl›lan
be.
Görünüfle bak›l›rsa, galiba:
Hemen uyudu, anlafl›lan çok yorulmufl.
anlafl›lmak
(nsz.)
1.
Bir fleyin anlam› belli
olmak, kavranmak:
Bu sözü niçin söyle-
di¤in anlafl›ld›.
2.
Duyulmak:
Televizyo-
nun sesinden dolay› söylediklerin anla-
fl›lm›yor.
anlaflma
a.
1.
Anlaflmak eylemi.
2.
Kifliler,
flirketler ya da devletler aras›nda çeflitli
alanlarda yap›lan uzlaflma, bu uzlaflma-
y› ortaya koyan belge, uyuflma; itilaf:
ti-
caret anlaflmas›.
anlaflma yapmak
çe-
flitli yükümlülükler tafl›yan anlaflma bel-
gesi düzenleyip imzalamak:
Ülkemiz ile
Japonya aras›nda bir ticaret anlaflmas›
yap›ld›.
anlaflmaya varmak
bir konuda
uzlaflmak:
Borcunu üç ay içinde öde-
mesi konusunda anlaflmaya vard›k.
anlaflmak
(nsz., -le)
1.
Duygu, düflünce,
e¤ilim ya da amaç aç›s›ndan birleflmek,
uyum içinde olmak:
Eflimle her konuda
anlafl›yoruz.
2.
Ortak bir karara varmak,
uzlaflmak:
Hükûmet, asgari ücret konu-
sunda sendikalarla anlaflt›.
anlaflmazl›k, -¤›
a.
‹ki ya da daha çok taraf
aras›nda düflünce, görüfl, ç›kar ve amaç
ayr›l›¤›; uyuflmazl›k; ihtilaf:
‹ki aile ara-
s›nda y›llard›r süren anlaflmazl›k, so-
nunda tatl›ya ba¤land›.
anlat›
a. ed.
1.
Bir olay› edebî bir dille an-
latma, hikâye etme.
2.
Sözlü kültür
ürünleri.
anlat›m
a.
1.
Anlatmak eylemi.
2.
Bir ko-
nuyu, bir düflünceyi, bir duyguyu söz ya
da yaz› ile anlatma biçimi; ifade.
anlatmak
(-i, -e)
1.
Bir fley hakk›nda bilgi
vermek, aç›klamalarda bulunmak; izah
etmek:
Bugün neler yapt›¤›n› anlat›r m›-
s›n?
2.
‹nand›rmak, anlamas›n› sa¤la-
mak:
Anneme bu olay› anlatmak çok
zor.
3.
Söylemek, aktarmak:
Tiyatro
oyunu, bir insan›n yaln›zl›¤›n› anlat›yor.
anlay›fl
a.
1.
Bir fleyi anlama, kavrama,
yarg›lama biçimi; zihniyet, idrak:
Benim
anlay›fl›ma göre yapt›¤›n do¤ru de¤il.
2.
Bir fleyi anlama, alg›lama, kavrama ye-
tene¤i; zekâ:
Ona anlatm›flt›m, ama sa-
n›r›m anlay›fl› çok k›t.
3.
mec.
Baflkala-
r›n›n sorunlar›na hoflgörüyle yaklaflma.
hâlden anlama:
Bu konuda senden an-
lay›fl bekliyorum.
anlay›fl göstermek
bir fleyi hoflgörüyle karfl›lamak, o fleye
hoflgörüyle yaklaflmak:
Gençlerimize
anlay›fl göstermeliyiz.
anl›k, -¤›
ön a.
Çok k›sa süren, bir anda
olup biten:
Kendimi bir anl›k öfkeye
kapt›rm›fl›m.
anl› flanl›
ön a.
Gösteriflli, flatafatl›, ünlü:
Anl› flanl› bir dü¤ün oldu.
anma
a.
1.
Bir kimseyi ya da bir olay› akla
getirerek düflünme ya da sözünü etme.
2.
Ölmüfl bir kiflinin an›s›n› yaflatmak
için düzenlenen tören:
Spor kulübümü-
zün kurucusunu mezar› bafl›nda and›k.
anmak
(-i)
1.
Bir kimseyi ya da bir olay›
akla getirerek düflünmek ya da sözünü
etmek:
Geçen akflam hep sizi and›k.
2.
Ölmüfl bir kiflinin an›s›n› yaflatmak için
tören düzenlemek:
10 Kas›m’da Ata-
türk’ü sevgi ve sayg›yla and›k.
3.
Bir fle-
yin ya da bir kimsenin sözünü etmek:
Nedense sürekli olarak onun ad›n› an›-
yorsun.
4.
Adland›rmak, herhangi bir
adla tan›nmak:
Onu Baba Gündüz ad›y-
la anarlard›.
anne
a.
Çocu¤u olan kad›n, ana.
anlam bilimi
anne
51
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 51