araflt›rmac›
a.
Gerçe¤e ulaflabilmek, do¤-
ruyu bulabilmek için çal›flma yapan kifli:
‹yi bir araflt›rmac› oldu¤u, yazd›¤› kitap-
lardan belliydi.
araflt›rma görevlisi
a.
Yüksekö¤retim ku-
rumlar›nda araflt›rma, inceleme ve de-
ney konular›nda yard›mc› olmakla gö-
revli ö¤retim yard›mc›s›; asistan.
araflt›rmak
(-i)
1.
Bir fleyi ya da bir kimse-
yi bulmaya çal›flmak, bir fleyi ya da bir
kimseyi bulmak için bir yeri gözden ge-
çirmek:
Bütün kitaplar›m› araflt›rd›m,
ama o konuyla ilgili bir fley bulamad›m.
2.
Bilim ve sanatta bilgi edinmek, var
olan bilgileri gelifltirmek ya da yeni bul-
gular ortaya koymak amac›yla belirli bir
yöntemle çal›flma yapmak:
Okulumuz-
daki bir ö¤retim üyesi, Hititlerin top-
lumsal yaflamlar›n› araflt›r›yor.
3.
Ger-
çe¤i ortaya ç›karmak için bilgi toplama-
ya çal›flmak; soruflturmak:
Polis, san›-
¤›n geçmiflini iyice araflt›rd›.
aratmak
(-i, -e)
1.
Aramak eylemini baflka-
s›na yapt›rmak:
Anneme de aratt›m,
ama o da bulamad›.
2.
Birinin, birini ya
da bir fleyi istemesine, özlemesine ne-
den olmak:
Böyle davranarak bana eski
günlerimi arat›yorsun.
ara tümce
a. dlb.
Bir tümcede anlam› güç-
lendirmek ya da anlat›lanlarla ilgili bir
duyguyu, bir düflünceyi belirtmek için
tümcenin ögeleri aras›na sokulan, iki
virgül ya da iki çizgi içinde verilen tüm-
ce:
Eve gelince, kardefli de ondan afla¤›
kalmazd›, hemen televizyonun bafl›na
geçerdi.
aray›fl
a.
Aramak eylemi.
ara yön
a. co¤.
‹ki ana yön aras›ndaki yön
(kuzeybat›, kuzeydo¤u, güneybat›, gü-
neydo¤u).
araz
ç. a. (a:ra:z) Ar.
1.
Belirtiler.
2.
t›p
Bul-
gu.
arazi
a. (ara:zi:) Ar.
Genifl toprak parças›:
Belediye arazisine gecekondular yap›l-
m›flt›.
arazi olmak
argo
ortadan kaybol-
mak, saklanmak:
Suçu ortaya ç›k›nca
birden arazi oldu.
arbede
a. Ar.
Kavga, gürültü, pat›rt›:
Görü-
nüfle göre bu evde bir arbede yaflan-
m›fl.
arboretum
a. Lat.
‹ncelemek amac›yla de-
¤iflik türde birçok a¤ac›n yetifltirildi¤i
bahçe.
ard›ç, -c›
a. bitb.
Servigillerden, so¤uk ve
›l›man bölgelerde yetiflen, k›fl›n da yap-
raklar›n› dökmeyen, kara yemiflleri ilaç
olarak kullan›lan, kozalakl› küçük bir
a¤aç.
ardݍ kuflu
a. hayb.
Karatavukgillerden, Av-
rupa ile Asya’n›n so¤uk ve ›l›man bölge-
lerinde, a¤açl›k ya da ormanl›k yerlerde
yaflayan, s›rt› koyu kahverengi tüylü bir
kufl.
ard›l
a.
Halef.
ard›nca
be. (ard›’nca)
Hemen arkas›ndan,
ard› s›ra:
Ard›nca kardeflin geldi.
ard› s›ra
be.
Onu izleyerek, peflinden:
An-
nemin ard› s›ra babam içeri girdi.
ard›fl›k
ön a.
Birbiri ard›ndan gelen, kesin-
tisiz birbirini izleyen.
ardiye
a. Ar.
1.
Ticari mallar›n belli bir sü-
re sakland›¤› yer, depo.
2.
Ardiyeye ko-
nulan mallar için ödenen ücret.
3.
Kul-
lan›lmayan eflyalar›n kondu¤u yer:
Evin
bodrum kat›n› ardiye olarak kullan›yo-
ruz.
arena
a. Fr.
1.
Eski Roma’da amfiteatrlar›n
ortas›nda yar›fl, gladyatör dövüflü gibi
çeflitli gösterilerin yap›ld›¤› daire biçi-
mindeki alan.
2.
Ortas›nda daire biçi-
minde bir alan bulunan ve üzerinde bo-
¤a gürefllerinin yap›ld›¤› stadyum.
areometre
a. (areome’tre) Fr.
S›v›ölçer.
argo
a. (a’rgo) Fr.
1.
Ortak dilden ayr› ola-
rak ayn› meslekten ya da bir toplulu¤un
kendi aralar›nda iletiflim kurmak için
kulland›¤› özel sözcükler bütünü:
inek-
lemek, arazi olmak.
2.
mec.
Kaba ve kü-
fürlü anlamlar içeren sözcük ya da de-
yim.
araflt›rmac›
argo
57
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 57