çok katl› yap›:
Ne yaz›k ki sahil bölgesi
de apartmanlarla dolmufl.
apar topar
be.
1.
Telaflla, aceleyle:
Apar to-
par kalk›p gitti.
2.
Yaka paça, zorla:
Adamca¤›z› yaka paça d›flar› att›lar.
apayr›
ön a. (a’payr›)
Bambaflka, çok ayr›:
Onun bende apayr› bir yeri var.
apazlamak
(-i)
Avuç dolusu almak, avuçla-
mak.
aperitif
a. Fr.
‹fltah açmak amac›yla yemek-
ten önce içilen içki.
ap›fl
a.
1.
Butlar›n iç taraf›.
2.
‹ki bacak
aras›ndaki yer:
Bebe¤in ap›fl aras› piflik
olmufl.
ap›flmak
(nsz.)
1.
(hayvanlar için) Yorgun-
luk nedeniyle bacaklar›n› birbirinden
ay›rarak oldu¤u yere çöküvermek.
2.
mec.
fiaflk›nl›ktan ne yapaca¤›n› bile-
memek, çaresiz kalmak.
ap›fl›p kalmak
flaflk›nl›ktan ya da çaresizlikten bir süre
ne yapaca¤›n›n bilememek:
Birden kar-
fl›ma ç›k›nca ap›fl›p kald›m.
aplik, -¤i
a. Fr.
Duvara kurulan ayd›nlatma
düzene¤i, duvar lambas›.
apolet
a. Fr.
1.Subaylar›n ve üniformal›
baz› üst düzey kamu yöneticilerinin rüt-
belerini ve hizmet s›n›flar›n› göstermek
için üniformalar›n›n omuzlar›na tak›lan
renkli kumafltan flerit.
2.
Giysilerin
omuzlar›na süs ögesi olarak tak›lan ku-
mafl parças›.
apse
a. Fr.
Bir doku bofllu¤undaki irin biri-
kimi, ç›ban.
aptal
ön a. Ar.
1.
Zekâs› pek geliflmemifl,
anlay›fl› k›t, ahmak, budala, ak›ls›z, bön:
Aptal bir adam, hiçbir ifli yapam›yor.
2.
tkz. ünl.
Küçümseme, azarlama, haka-
ret etme amac›yla söylenen seslenme
sözü:
Aptal, onu yerine koy!
aptal yeri-
ne koymak (koyulmak)
bir fleyden an-
lamaz, bir fleyi bilmez sanmak:
Sak›n
onu aptal yerine koyma, çok ak›ll›d›r.
aptalca
ön a.
1.
Ak›ll›ca olmayan:
Aptalca
bir ifl yapm›fls›n›z.
2.
be. (apta’lca)
Ap-
tala yarafl›r biçimde, ahmakça:
Aptalca
sözler söylüyorsun.
aptallaflmak
(nsz.)
Bir fleyi kavramakta,
anlamakta zorluk çekmek, al›klaflmak,
ahmaklaflmak, sersemleflmek, flaflk›n-
laflmak:
Seni televizyonda görünce ap-
tallaflt›m.
aptall›k, -¤›
a.
Aptal olma durumu, ahmak-
l›k, salakl›k.
aptall›k etmek
aptalca dav-
ranmak:
Aptall›k etme, bu havada oraya
gidilmez.
aptall›¤a vurmak
bir fleyi bil-
mez, bir fleyden anlamaz gibi davran-
mak:
Aptall›¤a vurup biraz e¤lendim.
Ar.
kim.
Argon elementinin simgesi.
ar (I)
a. Fr.
Arazi ölçümlerinde kullan›lan
yüz metre kareye eflit yüzey ölçüsü biri-
mi.
ar (II)
a. Ar.
Utanma duygusu, utanç, hi-
cap.
ara
a.
1.
‹ki fleyi birbirinden ay›ran uzakl›k,
mesafe:
Ona yetifliyordum, aram›zda
yüz metre ya var ya yoktu.
2.
‹ki fleyi
birbirinden ay›ran boflluk, aç›kl›k, aral›k:
Evin kap›s›yla bahçe kap›s› aras›na a¤aç
diktik.
3.
Zaman aral›¤›, zaman dilimi:
Ablamla aram›zda dört yafl var.
4.
Kifli-
lerin ya da topluluklar›n birbirlerine ya
da bir fleye karfl› olan ilgisi, sevgisi, ya-
k›nl›¤›:
Arkadafl›mla aram bozuldu.
Co¤rafyayla aram pek iyi de¤il.
5.
Bir
arada bulunan birçok fleyin ya da kifli-
nin oluflturdu¤u bütünün içi:
Aram›zda
bir hain var.
6.
S›ra, zaman:
O aralar as-
kerdeydim.
7.
ön a.
‹ki fley aras›nda bu-
lunan, ba¤lant› kuran:
Ara sokaktan
geçti.
araba
a.
1.
Motorlu ya da motorsuz kara
yolu tafl›t›:
Arabam bozuldu.
2.
Araba
ile tafl›nacak miktar:
Bir araba tu¤la is-
tediler.
araba vapuru
a.
Yak›n iki k›y› aras›nda ka-
ra tafl›tlar› tafl›yan vapur:
Yalova’dan
araba vapuruna bindik.
arabesk
a.
ve
ön a. Fr.
1.
Arap tarz›nda
olan (fley):
Arabesk müzi¤i hiç sev-
mem.
2.
Güzel sanatlarda bir süsleme
apar topar
arabesk
54
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 54