ar›yorum.
2.
Bir sorunu çözmek için bir
yöntem bulmaya çal›flmak:
Sat›fl›m›z›
art›rmak için baflka yollar aramal›y›z.
3.
Kar›flt›rmak, araflt›rmak, yoklamak:
Anahtar›n› bulmak için çantas›n› arad›.
4.
Bir fleyin özlemini duymak, özlemek:
Kent yaflam›na al›flamam›flt›, köydeki
yaflam biçimini ar›yordu.
5.
Bir kimseyi
ziyaret ya da telefon edip hat›r›n› sor-
mak:
Dün akflam halam› arad›m, size
selam söyledi.
6.
Birini, bir fleyi çok is-
temek:
Okula bafllad›¤› ilk gün annesini
çok aram›flt›.
7.
Gereksinim duyulan bi-
rini, bir fleyi bulmaya çal›flmak:
Bir
elektrik tesisatç›s› ar›yordum.
8.
Kötü
bir duruma neden olacak biçimde dav-
ranmak:
Sen kavga m› ar›yorsun?
9.
Gerekli görmek, flart koflulmak:
Bu ifl
için askerlik yapm›fl olma koflulunu da
ar›yorlar.
aray›p taramak
bir yeri iyice,
dikkatle aramak:
Bütün evi aray›p tara-
d›m, ama flemsiyemi bulamad›m.
ara na¤me
a. müz.
Türk müzi¤inde flark›,
türkü gibi eserlerde, güftenin bafl›nda,
sonunda ya da ço¤unlukla iki k›tas› ara-
s›nda çal›nan sözsüz parça.
aranjman
a.
1.
Benzerliklerine, renklerine
ya da türlerine göre bir araya getirilerek
düzenlenmifl çiçek toplulu¤u.
2.
müz.
Düzenleme.
aranmak
(nsz.)
1.
Aramak eylemine konu
olmak:
Polis taraf›ndan aran›yordu.
2.
‹steklisi bulunmak, be¤enilir olmak:
Bir
politikac› olarak her zaman aranan bir
insand›.
3.
Gereksinim duyulmak, ek-
sikli¤i duyulmak:
Bu ça¤da art›k bir bil-
gisayar aran›yor.
4.
Kendi üstünü ara-
mak ya da bir fleyi bulmak için ortal›kta
dolanmak:
Yar›m saattir evin içinde ara-
n›yor, ama arad›¤› fleyi bulam›yordu.
5.
Gerekli görülmek, flart koflulmak:
O ifl
için üniversite mezunu olma koflulu
aran›yor.
6.
Olumsuz bir duruma neden
olacak biçimde davranmak:
Sen aran-
d›n, cezan› çekeceksin.
Arap, -b›
öz. a.
ve
Ar.
1.
Arabistan Yar›ma-
das›’nda (‹srail d›fl›nda) ve Kuzey Afri-
ka’da yaflayan halk ya da bu halktan
olan kifli.
2.
ön a.
Arap halk›ndan olan,
Araplara özgü, Araplarla ilgili:
Arap mi-
marisi.
3.
ön a.
Koyu esmer ya da kara
renkli teni olan.
Arap gibi olmak
günefl
alt›nda fazla kalarak esmerleflmek, ka-
rarmak:
Üç günde Arap gibi olmuflsun.
Arap olay›m
(flaka)
söylenen bir fleyin
do¤ru oldu¤una inand›rmak için kulla-
n›l›r:
Bu resmi ben yapmam›flsam Arap
olay›m.
Arapça
öz. a.
1.
Sami dillerinden, Arabis-
tan Yar›madas›’nda ve Kuzey Afrika’da
konuflulan dil.
2.
ön a.
Bu dile özgü
olan:
Arapça flark›.
Arap sabunu
a.
Çok köpüren, yumuflak,
esmer renkte bir sabun.
arapsaç›
a.
1.
bitb.
Bir tür saks› bitkisi.
2.
mec.
Çözülemeyecek denli karmakar›-
fl›k bir durum:
Bu ifli arapsaç› gibi kar-
makar›fl›k yapm›fls›n›z.
Arasat
öz. a.
‹slam inanc›na göre k›yamet
günü bütün ölülerin dirildikten sonra
toplanacaklar› yer, mahfler.
ara seçim
a.
Genel ve yerel seçimle ifl ba-
fl›na gelmifl görevlilerin, ölüm, istifa, ya
da baflka bir nedenle boflalan görev yer-
leri için normal süresinden önce yap›lan
seçim.
ara s›ra
be.
Bazen, zaman zaman, seyrek
olarak, arada bir:
Ara s›ra toplan›p ye-
me¤e gidiyoruz.
araflt›r›c›
a.
Araflt›ran, inceleyen.
araflt›r›lmak
(nsz.)
Araflt›rmak eylemine
konu olmak:
Kaz›da ortaya ç›kan kal›nt›-
lar›n kimlere ait olabilece¤i araflt›r›l›yor.
araflt›rma
a.
1.
Araflt›rmak eylemi.
2.
Bilim
ve sanatta bilgi edinmek, var olan bilgi-
leri gelifltirmek ya da yeni bulgular orta-
ya koymak amac›yla belirli bir yöntemle
yap›lan çal›flma:
Organ nakli konusunda
derin araflt›rmalar yapan bir bilim ada-
m›yd›.
ara na¤me
araflt›rma
56
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 56