ileri do¤ru ad›m att›. Fakat Kraliçe, onlar› el iflaretiyle geri
gönderdi.
– Hay›r, dedi. Ben yaln›z›m. Kimsenin bana yerimi göster-
me hakk› yoktur. Yerimi kendim al›r›m.
Sonra yavaflça, Abi için haz›rlanan büyük tahta yürüyüp
oraya oturarak bekledi. Abi’nin subaylar› aras›ndan bir m›r›lt›
yükseldi. Abi, onlar›n yapmaktan korkacaklar› türden emirler
ya¤d›rd›. Sonunda, kendisi Kraliçe’ye do¤ru ilerledi.
– Han›m, dedi. Belki bilmiyorsunuz, ama bu yer benimdir.
Siz solumdakine oturacaks›n›z.
Kraliçe kayg›yla sordu:
– Niçin öyle Abi?
– Çünkü erkek kar›s›ndan, fetheden fethedilenden daha
yüksektir.
– Öldüren, öldürülenin soyundan gelenden daha yüksek-
tir, diyemez miydin? Hay›r Prens Abi, yan›l›yorsun. Kraliçe,
uyru¤undan daha büyüktür, onu efli yapm›fl olsa bile. Gel
flimdi Kraliçe’ni flereflendir ve onun dürüst hizmetçisi oldu¤u-
nu göster.
Bunun üzerine büyük bir gürültü koptu; çünkü saraydaki-
lerin ço¤u cinayete kat›lm›flt›. Neter Tua kazan›rsa, onlar›
ölüm beklerdi. Abi’ye, ona ald›r›fl etmemesini, onu yerinden
kald›rmas›n› ve tac› almas›n› söylediler. K›l›çlar›n› çektiler ve
kudurmufl bir deniz gibi kükrediler. Firavun’a ba¤l› olanlar ve
kargafladan korkanlar, kalabal›¤›n içinde geriye do¤ru kaç›fl-
t›lar, salonda Tua’n›n dostu kalmad›.
106