bu adamca¤›z doyacakt›r.
Kendileri de, k›sa süre önce aç kalm›fllard›; bu a¤›r ac›y›
düflününce gözleri yafllarla doldu.
Kefer, bütün yiyece¤i bitirdi ve sepeti geri vererek flunlar›
söyledi:
– Teflekkür ederim. M›s›r Kraliçesi bile, bana bundan da-
ha güzel bir ziyafet veremezdi. Yiyeceksiz kalman›n ne oldu-
¤unu hiç bilir misiniz?... Söyleyin bana, buraya nas›l geldiniz?
– Bu M›s›rl› bir han›md›r, dedi Asti. Ben de dad›s›y›m.
Nil’in k›y›s›na gitmek isterken baz› haydutlar bizi yakalad›lar
ve gemileriyle buraya getirdiler. Irma¤›n k›y›s›nda durdular.
Biz geceleyin kaçt›k. Biz kaçak köleleriz.
– Ya, dedi Kefer. Sizi izlemediklerine flaflt›m. Ben sizin
baflka bir ulustan oldu¤unuzu san›yordum. Dün gece uyur-
ken bana bir ruh geldi ve: “Asti adl› bir kad›nla baflka bir ka-
d›n› ara!” dedi.
Bunun üzerine Asti hafif bir 盤l›k att›. Dilenciyse:
– Uzun yaflam›mda, insanlar›n genellikle göründükleri gi-
bi olmad›klar›n› fark ettim. Fakat daha fazla söylemeyelim.
Sen ve arkadafl›n, nedir onun ad›?
– Neferte, dedi Asti.
– Evet, Neferte... Kuflkusuz bu, ruhun rüyamda söyledi¤i
ad de¤il. Kaçarken baz› fleyler getirdi¤inizi görüyorum. Bir
harp var; öbür sepette ne var?
– ‹nciler, dedi Tua.
– Ya! Onlar› görebilir miyim?
123