– Nas›l bir hayvan? Korkak bir fley olmas›n sak›n!...
– Çok cesur oldu¤unu söyleyebilirim. Bir aslan›n önünde
bile k›l›n› k›p›rdatmad›. Bir dene. E¤er iflini görürse senin ol-
sun. Ben onun neye yarad›¤›n› henüz anlayamad›m. Ölürse,
de¤erli bir y›ld›z parlayamadan sönmüfl olacak.
Özelli¤inin ne oldu¤unu bir türlü anlayamad›¤› bu köpe¤i
leopar e¤iticisine teslim etti. Köpek, Parrel’la birlikte giderken
üzüldü¤ünü duyumsad›. Güzel, cins bir köpekti. Asl›nda böy-
le etkilenece¤ini hiç akl›na getirmemiflti. Ama bu köpe¤in dik
bafll›l›¤›, boyun e¤mezli¤i onu etkilemiflti.
Herbert’› alarak kendi bölümüne getirdi. Herbert, öteki kö-
pek Billy (Bili)’yle tan›flt›. Ertesi sabah leoparlar›n kafesine
girdiler. Kafes, her zamanki gibi, ellerinde demir sopalar ve
uzun çelik diflli ilkel silâhlarla donat›lm›fl yard›mc›larla çevri-
liydi. Hepsi de, ç›kacak ilk kargaflada e¤iticiyi kurtarmak için
harekete geçmeye haz›r bekliyordu.
Herbert, bu benekli vahflî kedileri görür görmez, ezelî
düflman›n›n karfl›s›nda oldu¤unu anlam›flt›. Tüyleri kabard›.
Bütün adaleleri gerildi. Leoparlar da sinirliydi. Kar›nlar›n›n üs-
tüne yatm›fl, kuyruklar›yla yeri döverek atlamaya haz›r bekli-
yorlard›. Köpeklerin ard›ndan kafese giren Parrel, k›rbac›n›
flaklat›p sert bir sesle konuflmaya bafllad›. D›flar›daki yard›m-
c›lar da ellerindeki demir ve çelik sopalar› flak›rdat›yor, gürül-
tü yap›yorlard›. Leoparlar yavafllam›flt›. Fakat sinirli hâlleri
devam ediyordu. Biraz sonra, yine öfkeyle kuyruklar›n› yere
134