Dedi¤i gibi de yapt›. Herbert, hâlâ direniyordu. Gabriel de
durmadan tekme at›yordu. Herbert, sonunda tabureye ç›kma-
ya raz› oldu. Surat›n› asarak sessizce oturdu. Bu s›rada köpek-
lerin birkaç› sahneye dizilip oyunlar›n› yapmaya bafllad›. Kimi
dans ediyor, kimi takla at›yor, kimi iki ayak üstünde yürüyordu.
Gabriel, en küçük yanl›fl› bile ba¤›fllam›yordu. Provalar,
inlemesiz, oflamas›z geçmiyordu.
Günler boyu ayn› fleyler yinelendi. Herbert, art›k lâf ettir-
meden kendili¤inden taburesine ç›k›yordu. ‹stendi¤i flekilde,
sesini ç›karmadan oturuyordu.
Gabriel durumdan hoflnut söyleniyordu:
– Bofluna dememifller, dayak cennetten ç›kmad›r diye...
Gösterilerin bafllayaca¤› gün gelip çatm›flt›. Baraka seyir-
cilerle doluydu. Orkestran›n çald›¤› ilk ezgilerle, Dirk (Dörk)’le
Lilly Bell (Lili Bel) flark› söyleyip dans etmeye bafllad›lar. Per-
denin arkas›nda s›ralar›n› bekleyen köpekler taburelerinin üs-
tüne ç›km›fllard›. Gabriel’le efli ses ç›karmas›nlar diye baflla-
r›nda bekliyorlard›.
Orkestra, “Roll Me Down to Rio” (Rol mi davn tu Riyo) flar-
k›s›n› çal›ncaya kadar hiçbir aksakl›k olmad›.
Herbert, bu ezgiyi duyunca kendini tutamam›flt›. Sevgili
Bob ve Ozara’yla kaç kez bu flark›y› birlikte söylemifllerdi. Bir
anda üzüntülerini ve çekti¤i bütün ac›lar› unuttu. A¤z› aç›ld›.
G›rtla¤›ndan, ulumaya benzeyen ahenkli bir ses ç›kmaya
bafllad›.
144