olarak gemisine alaca¤›na söz vermiflti.
– Bizim aflç›da hiç ifl yok, diyordu. ‹yi yemek yapam›yor.
Hem de erzaktan çal›yor. Onu bugünlerde kovaca¤›m. Sen
köpe¤ini al›p gelebilirsin.
Fakat günler geçti¤i hâlde, Bob ciddî bir öneriyle karfl›lafl-
m›yordu. Öte yandan da paras› suyunu çekiyordu. O da bitin-
ce ne yapacakt›?
Kazadan sonra, büyük flalupaya binenlerden hiçbiri gö-
rünmemiflti. Belki baflka yere ç›km›fllard›, belki de köpek ba-
l›klar›na yem olmufllard›.
Bob, bir akflam düflünceli bir hâlde denizciler kahvesinde
oturuyordu. Sabah Yafll› Kurt telefon etmifl, zengin bir dokto-
run öyküyü yutmak üzere oldu¤unu haber vermiflti. Fakat so-
nuç ancak bir süre sonra al›nabilecekti. Bu nedenle, biraz da-
yanmak gerekiyordu.
Bob’›n cebinde, ancak bir haftal›k kiray› ödeyecek kadar
para kalm›flt›.
O gün meyhanede oturmufl, kaptanla sohbet ediyordu.
Herbert yan iskemlenin arkal›¤›na oturmufl, kulaklar›n› dik-
mifl; bir kaptana, bir Bob’a bak›yordu. Bob, uzun bir süre ko-
nufltuktan sonra bo¤az›n›n kurudu¤unu duyumsad›. Can› bir
fleyler içmek, en çok da biras›n› yudumlamak istiyordu. Bir-
den akl›na parlak bir düflünce geldi. Karfl›s›nda oturan Kap-
tan Timothy’ye Herbert’› göstererek:
– Biliyor musunuz? dedi. Bu köpek en az sizin kadar
78