tünde iki bardak görmeyince dikleflti. Bob’›n yüzüne bakt›.
Sonra garsona do¤ru giderek havlad›.
Kaptan Timothy masaya bir yumruk vurdu.
– Kazand›n, dedi. Biralar› ben ödüyorum. Garson ikinci
barda¤› da getir.
Bob Herbert’› okfluyordu.
Elinin tersiyle a¤z›n› silerken Timothy:
– Devam edelim, dedi. Bu oyun hofluma gitti. Birle ikiyi ta-
n›d›¤›n› anlad›m. Acaba üçle dördü de tan›yor mu?
– ‹nanm›yorsan›z deneyelim.
– Janson (Cens›n), diye ba¤›rd› Timothy, bar›n arkas›nda
duran ufak tefek adama. Gemisinin aflç›s›yd›. Gel, bizimle bir
bira iç.
Adam hiç itiraz etmeden geldi, oturdu.
Timothy, Herbert’› göstererek:
– Bu hayvan senden daha iyi saymas›n› biliyor, dedi. fiim-
di Bob, üç bira ›smarlayacak. Garson iki tane getirecek. Bak
seyret, o zaman ne olaca¤›n›?
Herbert, geçen seferki gibi havlayarak garsona kofltu,
üçüncü bardak gelmeden de susmad›. Dördüncü bardak için
de ayn› fley oldu.
Kahvedekiler, yavafl yavafl masan›n çevresine toplan›yor-
du. Hepsi iddiaya tutuflmak istiyorlar, Bob’a bira vaat ediyor-
lard›.
Herbert’› sat›n almak isteyenler de olmufltu. Ama yaln›z
80
