Jackson, yaklafl›n. Siz de ö¤renin... Bak›n, hiçbir fley duyum-
sam›yor...
Bu s›rada Doktor Douglas, Ozara’n›n korkudan büyümüfl
gözlerinin önünde Bob’›n aln›ndaki koyu lekeye kal›n bir çelik
i¤ne sokuyordu. Bob, hiçbir fley duyumsamad›¤› için sesini
ç›karm›yordu.
– Gördü¤ünüz gibi bir fleyim yok, dedi Bob. Siz benim
zenciyle u¤rafl›n. Buraya onun için geldim.
– Dedim ya, romatizma gariptir... Senin de bak›ma gerek-
sinimin var. fiimdi bu kara böce¤e bakal›m.
Bob kalkt›ktan sonra, doktor koltu¤a s›cak bir çarflaf örttü.
Bu s›rada akl›na bir fley gelmifl gibi bafl›n› kafl›d›.
– Bayan Jackson, dedi. Sizi azarlamam gerekiyor. Bugün
saat on bir buçukta Doktor Steele (Stil)’le bir randevum vard›.
Bana hiç an›msatmad›n›z. Saat on ikiye yirmi var. Onun ne
kadar titiz oldu¤unu bilirsiniz. fiimdi öfkesinden köpürmüfltür.
Bayan Jackson flafl›rm›flt›. Böyle bir randevudan hiç ha-
beri yoktu. Doktorsa, Bob’a bak›p düflünüyordu. Bob, kesin
olarak cüzaml›yd›. ‹flte sonunda, o köpe¤e sahip olma olana-
¤› do¤mufltu. Oysa, köpe¤i kendisine vermesi için Bob’a iyi
para önermiflti. Bob, her önerisini inatla geri çevirmiflti. Para
pul istemiyor, köpe¤i satmaya raz› olmuyordu. Oysa garip
yazg›s›, flu anda Herbert’› doktora do¤ru sürüklüyordu.
Doktor Douglas ç›kt› ve do¤ru Doktor Steele’e gitti. Kap›-
dan içeri girdikten sonra, hemen telefona kofltu. Önce San
89