San Francisco’nun cüzam hastahanesi kentin çok uzak
bir köflesindeydi. Yüksek duvarlar›n› okyanusun vahflî dalga-
lar› dövüyordu.
Hastahanenin genifl bahçesini çevreleyen duvarlara ya-
p›lm›fl yuvalarda silâhl› adamlar vard›. Bunlar kaçmak isteyen
ve uyar›lar› dinlemeyen hastalar› vurmakla görevliydiler.
Bob’la Ozara, koyun gibi buraya t›k›lm›fllard›. Bak›c›lar›n,
bir yerden ileri gitmeleri yasakt›. ‹lâçlarla yiyecekleri belirli bir
yere b›rak›yorlard›. Ayn› yerde, büyük bir kara tahtayla tebe-
flir vard›. Bob istedi¤ini uzaktan görülebilecek kadar büyük
harflerle oraya yaz›yordu.
Bob, günlerce oraya hep ayn› fleyi yazd›. Art›k bira içmek-
ten vazgeçmiflti.
“Köpe¤im nerede? ‹rlandal› bir teriyerdir. Tüyleri biraz
serttir. Ad› Pureson. Köpe¤imi istiyorum. Doktor Douglas’la
konuflmak istiyorum. Doktor Douglas’a söyleyin. Bana köpe-
¤imin ne oldu¤unu yazs›n.”
Hiçbir yan›t gelmiyordu. Bir gün k›zarak flöyle yazd›:
“Köpe¤imi vermezse Doktor Douglas’› öldürece¤im.”
Ertesi gün, San Francisco gazeteleri, olaydan söz ederek
hastalardan birinin fliddetli bir delili¤e yakaland›¤›n› yazd›.
Halksa, yak›nmaya bafllam›flt›. Hastahanenin daha uzak bir
yere tafl›nmas› için baflvuranlar oldu.
Bir süre sonra, herkes Bob’la Ozara’y› unutmufltu. Ya¤-
mur ve f›rt›na mevsimi gelmiflti. Bob, kendisine gönderilen
99