Saffon Tepesi’ni geçtiler. Düzenbaz, h›zl› h›zl› yürürken bir
yandan da Oliver’a, peflinden gelmesini söylüyordu.
Oliver yolda bütün dikkatini Jack’e vermiflti; ama yine de
elinde olmadan geçtikleri yollar›n iki yan›na göz at›yordu. Ya-
flam›nda, bundan daha pis bir yer görmemiflti. Sokak dar ve
çamurluydu. Havay› pis kokular sarm›flt›. Birçok küçük dük-
kân yan yana s›ralanm›flt›. Genel görünüflün i¤rençli¤i içinde,
yaln›zca birahaneler geliflme olana¤› bulmufltu. Bu birahane-
lerde de, ‹rlandal›lar›n en afla¤› tabakalar›ndan insanlar ba¤›-
ra ça¤›ra konufluyorlar, kavga ediyorlard›. Ara sokaklarda,
sarhofl erkeklerle kad›nlar tam bir pislik içinde yuvarlan›yor-
lard›. Kap›lar›n ço¤undan iri k›y›m, i¤renç görünüfllü erkekler
bafllar›n› uzat›yorlard›.
Oliver, “Kaçsam daha m› iyi olur?” diye düflünürken, Jack
onu kolundan yakalad›. Bir evin kap›s›n› itip açt›, onu da içe-
ri çekerek kap›y› kapatt›. Bir ›sl›k çald› ve bekledi.
Afla¤›dan bir ses Düzenbaz’›n ›sl›¤›na karfl›l›k verdi. Bu,
her fleyin yolunda oldu¤una dair bir iflaret olmal›yd›; çünkü
koridorun sonunda, soluk bir mumun ›fl›¤› parlad›. Sonra, es-
ki mutfak merdiveninin trabzan›n›n k›r›k yerinden bir erkek
bafl› uzand›.
Adam, mumu havaya kald›r›p elleriyle gözlerini korumaya
çal›flarak:
– ‹ki kiflisiniz. Yan›ndaki kim? diye sordu.
Jack Dawkins, Oliver’› öne do¤ru iterek:
– Yeni bir arkadafl, dedi.
– Nereden geliyor?
38
