nereye götürüyorlard› ve hangi ifl dal›n› ö¤reteceklerdi?
Üstelik Düzenbaz’›n kötü bir huyu vard›. Küçük çocukla-
r›n kasketlerini kap›p yere at›yordu. Charley Bates de sat›c›-
lar›n tezgâhlar›ndan so¤an, elma afl›r›yor; bunlar› ceplerine
t›k›yordu. Oliver’a göre bunlar çok kötü fleylerdi. Elinden gel-
se, onlara geri dönmek istedi¤ini söyleyecekti. Tam bu s›ra-
da, Düzenbaz birdenbire durdu; parma¤›n› dudaklar›na gö-
türerek arkadafllar›n› çok büyük bir dikkatle geri çekti.
Oliver:
– Ne oldu? diye sordu.
– fiu kitapç›n›n önündeki yafll› adam› görüyor musun?
– Karfl›daki yafll› bay› m›? Evet, görüyorum.
– Tamam. O iflimize yarar.
Charley Bates de kendi düflüncesini söyledi.
– ‹yi bir bitki.
Oliver çok flafl›rm›flt›. Önce çocuklardan birine, sonra
öbürüne bakt›. Onun a¤z›n› açmas›na olanak verilmedi. ‹ki
çocuk yavaflça karfl›ya geçtiler, az önce gösterdikleri yafll›
adama do¤ru yürüdüler.
Oliver da arkalar›ndan birkaç ad›m ilerledi. Acaba yürü-
meli miydi, yürümemeli miydi? Bu bocalama içindeyken, du-
rup sessiz bir flaflk›nl›k içinde onlara bakakald›.
Yafll› adam; pudral› yüzü, alt›n çerçeveli gözlü¤üyle çok
sayg›de¤er bir kifliye benziyordu. Üzerinde siyah kadife yaka-
l›, camgöbe¤i renkli bir ceket vard›. Beyaz pantolon giyiyor-
du. Kolunun alt›nda da fl›k bir bambu baston tafl›yordu. So-
kak bafl›nda bulunan bir kitapç›dan kitap alm›flt›. Orac›kta,
48