Fagin’in keyfi yerindeydi. Cüzdan para doluydu ve mendiller
kaliteliydi.
Oliver, önce onlar›n yankesici oldu¤unu anlayamam›flt›.
Onlar›n sorular›na saf ve dürüstçe yan›t veriyordu. Onun bu
dürüstlü¤ü, Fagin ve çetesini e¤lendiriyordu. O kadar çok gül-
düler ki, bir ara neredeyse, Charley, bo¤az›na kaçan kahve
yüzünden ölecekti.
Sabah kahvalt›s›ndan sonra, yafll› adam ve iki çocuk, Oli-
ver’›n flimdiye kadar hiç görmedi¤i bir oyun oynad›lar.
Yahudi, pantolonunun bir cebine bir enfiye kutusu, öteki-
ne bir cüzdan, yelek cebine bir saat koydu, saatin zincirini
boynuna dolad›, gömle¤ine sahte elmastan bir i¤ne takt›.
Ceketini s›k› s›k› ilikledi, gözlük k›l›f›yla mendilini de ceple-
rine yerlefltirdi. Sonra eline bir baston alarak, günün her sa-
atini sokakta dolaflarak geçiren yafll› asiller gibi, odada bir
afla¤› bir yukar› dolaflmaya bafllad›. Bazen oca¤›n bafl›nda,
bazen kap›da durup bütün dikkatiyle ma¤aza vitrinlerini sey-
rediyormufl gibi yap›yordu. Ara s›ra yankesici korkusuyla
çevresine bak›n›yor, bir fley kaybedip kaybetmedi¤ini anla-
mak için, s›ras›yla ceplerine gülünç tav›rlar tak›narak vuru-
yordu. Oliver öylesine e¤lendi ki, gözlerinden yafllar gelince-
ye kadar güldü.
‹ki çocuk onun peflinden geliyor, adam her arkas›n› dönü-
flünde o kadar çabuk gizleniyorlard› ki, hareketlerini izlemek
olanaks›zd›. Sonunda Düzenbaz, yanl›fll›kla adam›n aya¤›na
bas›yor ya da ayakkab›s›na tak›l›yor, bu s›rada Charley Bates
de arkadan ona çarp›yordu. O anda korkunç bir çabuklukla
44