lik görevlisi olarak çeflitli yerlerde çal›fl-
        
        
          t›. Kurtulufl Savafl› s›ras›nda ‹stanbul
        
        
          Hükûmeti’nde Maarif Nâz›rl›¤› (1920)
        
        
          ve daha sonra Adliye Nâz›rl›¤› yapt›.
        
        
          Millî Mücadele’ye karfl› oldu¤undan
        
        
          “Yüzellilikler” listesine al›nd› ve yurt
        
        
          d›fl›na ç›kar›ld›. Yaflam›n› Fransa’da
        
        
          sürdürdü. Ancak, 1938’de ç›kar›lan af
        
        
          yasas› sonras› Türkiye’ye dönebildi.
        
        
          
            Rumî Takvim
          
        
        
          1925’te milâdî takvimin kabulüne dek,
        
        
          1678’den itibaren Osmanl› Devleti’nin
        
        
          maliye ifllerinde kullan›lan takvim. Ru-
        
        
          mî takvimde malî y›l, hicrî-kamerî y›l
        
        
          bafllang›c›na dayan›r ve y›lbafl› 1
        
        
          Mart’ta bafllar. Hicrî y›l›n 354 gün, rumî
        
        
          y›l›n 365 gün olmas›ndan do¤an fark,
        
        
          her 33 y›lda bir, rumî y›ldan bir hicret
        
        
          y›l› (s›v›fl y›l›) düflülerek giderilir. Rumî
        
        
          takvimde M.S. 585 y›l› bafllang›ç al›nd›-
        
        
          ¤›ndan rumî y›l› bulmak için milâdî y›l-
        
        
          dan 584 y›l ç›kar›l›r. 1840’ta yeniden
        
        
          düzenlenen rumî takvim, 1925’te milâdî
        
        
          takvimin benimsenmesine dek kullan›l-
        
        
          d›. Malî ifllemlerde kullan›ld›¤›ndan ma-
        
        
          lî takvim de dendi.
        
        
          
            Rumlar
          
        
        
          Lozan Antlaflmas› sonras›, Türkiye s›-
        
        
          n›rlar› d›fl›ndaki Türklerle mübadele
        
        
          olunan, genellikle Do¤u Akdeniz’deki
        
        
          ‹slâm ülkelerinde oturan Yunan as›ll›
        
        
          halklar. Sözcük anlam› “Roma ‹mpara-
        
        
          torlu¤u’nda yaflayan kimse” (Rom) de-
        
        
          mektir. Binlerce y›l öncesinden gelen
        
        
          Rum adland›rmas›, daha sonra Bizans
        
        
          (Do¤u Roma) ‹mparatorlu¤u yurttafl›;
        
        
          ard›ndan Osmanl› Devleti yurttafl› Yu-
        
        
          nanl›lar› anlatmak için kullan›ld›. Yak›n
        
        
          zamanlardaysa Türkiye, M›s›r, K›br›s
        
        
          gibi ülkelerdeki Yunan as›ll›lar› ve ço-
        
        
          ¤unlu¤u bu ülkelerden göçen ABD,
        
        
          Avustralya, Kanada ve ‹ngiltere yurttafl›
        
        
          Yunan kökenlileri anlatan bir sözcük ol-
        
        
          du. Rumlar, kimi kültürel ve tarihî fark-
        
        
          l›l›klar› nedeniyle Yunanistan’da yafla-
        
        
          yan Yunan ulusundan ayr› ele al›n›r.
        
        
          Rumlar›n tarihi, genel olarak Roma ‹m-
        
        
          paratorlu¤u’nun ikiye ayr›lmas›ndan
        
        
          sonra bafllar. M.S.330’da Byzantion
        
        
          kentine, Konstantin taraf›ndan Yeni Ro-
        
        
          ma ad› verildi ve sonradan Bizans diye
        
        
          an›lacak Do¤u Roma ‹mparatorlu¤u
        
        
          do¤du. Helen ve Anadolu halklar›n›n
        
        
          miras›n› devralan Rumlar, köklü kültür-
        
        
          leri, geliflmifl toplumsal yap›lar›yla Do-
        
        
          ¤u Roma’n›n baflta gelen gücü oldular.
        
        
          ‹stanbullu, Trabzonlu, ‹znikli, Trakyal›
        
        
          Rum aristokrat aileler erki ele geçirdiler.
        
        
          Yunanca, Do¤u Roma’n›n resmî dili ol-
        
        
          du. Ortodoksluk mezhebi Rum gelenek-
        
        
          leri çerçevesinde kabul edildi. Bin y›l-
        
        
          dan uzun süre yaflayan Bizans ‹mpara-
        
        
          torlu¤u, kendine özgü bir mimarl›k ge-
        
        
          lifltirdi. ‹lk kez vitray, mozaik, ikona sa-
        
        
          natlar›n› ortaya koyan da Bizans oldu.
        
        
          Hristiyanl›k etkisinde özgün bir müzik,
        
        
          dinî ilâhîler ve edebiyat ürünleri ortaya
        
        
          kondu. Rumlar›n, ‹stanbul baflta olmak
        
        
          üzere ‹znik, Antakya, ‹skenderiye gibi
        
        
          kentlerde gelifltirdikleri bu sanat, Röne-
        
        
          sans üzerinde de etkili oldu. II.Mehmed
        
        
          (Fatih) 1453’te ‹stanbul’u fethedince
        
        
          Rumlar›n bir bölümü ‹talya’ya, Mo-
        
        
          ra’ya, Balkanlar’a ve çeflitli Avrupa ül-
        
        
          kelerine göç etti. Ancak, Roma ‹mpara-
        
        
          torlu¤u’nu devralmay› ve Bizans (Rum)
        
        
          gelenekleri ile Türk-‹slâm geleneklerini
        
        
          kaynaflt›rarak yeni bir Osmanl› kültürü
        
        
          yaratmay› amaçlayan II.Mehmed, Rum-
        
        
          lar›n ‹stanbul ve imparatorlu¤un di¤er
        
        
          topraklar›nda kalmalar›na izin verdi ve
        
        
          Rumlara dinî, kültürel, ekonomik ve
        
        
          idarî ayr›cal›klar tan›d›. Rumlar, devlet
        
        
          kademelerinde önemli görevler al›rken,
        
        
          ekonomik güçlerini de korudular. Yal-
        
        
          n›zca Bizans sanat› de¤il, dinî ve idarî
        
        
          örgütlenmeleri de bir ölçüde Osmanl›
        
        
          düzenine yans›d›. Osmanl› Devleti’nin
        
        
          son y›llar›na dek Rumlar›n etkin varl›k-
        
        
          lar› sürdü. 15.yüzy›ldaki Fener Rum
        
        
          Okulu’ndan kaynaklanan ve Fener Eko-
        
        
          lü diye an›lan edebiyat ak›m› Yunan
        
        
          edebiyat›n› yönlendirdi (18.yüzy›l).
        
        
          1844’te ilk Yunanca edebiyat dergisi
        
        
          Rumlar taraf›ndan ‹stanbul’da yay›m-
        
        
          land›. Ayn› dönemde ‹stanbul’da Rum-
        
        
          lara ait 13 yay›nevi vard›. Bunu ‹z-
        
        
          mir’deki yay›nevleri ve gazeteler izledi.
        
        
          Avrupa’da anaokulu sisteminin gelifl-
        
        
          mesinden elli y›l kadar sonra, ‹stan-
        
        
          bul’da 2000 Rum çocu¤un devam etti¤i
        
        
          20 anaokulu bulunuyordu (1890).
        
        
          1906’da ilk Yunan Edebiyatç›lar Birli¤i
        
        
          (Floloiqi ‹ho) ‹stanbul’da kuruldu.
        
        
          1918’deyse Floras taraf›ndan ilk Filar-
        
        
          moni Derne¤i örgütlendi. Bu dernekten
        
        
          önce Rumlar, tüm Osmanl› ve Yunan
        
        
          dünyas›ndaki ilk konservatuvar› Trab-
        
        
          zon’da açt›. Ulusal Kurtulufl Savafl› y›l-
        
        
          lar›nda Rumlarla Türkler karfl› karfl›ya
        
        
          getirildi. Küçük Asya Felâketi diye an›-
        
        
          lan ve Türkler kadar Rumlar›n da y›k›-
        
        
          m›na yol açan Yunan istilâs› baflar›s›zl›-
        
        
          ¤a u¤ray›nca, Rumlar›n bir bölümü top-
        
        
          raklar›ndan göç etmek zorunda kald›.
        
        
          1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kuru-
        
        
          luflunu sa¤layan Lozan Bar›fl Antlaflma-
        
        
          s› imzalan›rken, ‹stanbul d›fl›ndaki Tür-
        
        
          kiye Rumlar› ile Bat› Trakya d›fl›ndaki
        
        
          Yunanistan Türklerinin karfl›l›kl› göç et-
        
        
          mesi kararlaflt›r›ld›. Böylece binlerce ki-
        
        
          fli büyüdükleri topraklardan uzaklaflt›r›-
        
        
          l›rken büyük bir toplumsal-kültürel kar-
        
        
          mafla yafland›. Buna karfl›n ‹stanbul’da
        
        
          kalan 150 bin dolay›ndaki Rum, önemli
        
        
          kültürel etkinliklerde bulunmay› sürdür-
        
        
          düler. Logos (1918-1922), Hronika
        
        
          (1945), Dehni (1945-1946) gibi Rumca
        
        
          edebiyat dergilerinden baflka, günlük
        
        
          gazete, kitap yay›mlayan Rumlar eko-
        
        
          nomik güçlerini de korudular. Ancak
        
        
          K›br›s olaylar› nedeniyle Türk uyruklu
        
        
          Rumlara karfl› bafllat›lan kimi hareketler
        
        
          (6-7 Eylül olaylar›) pek ço¤unun yeni-
        
        
          den göç etmesine neden oldu.
        
        
          
            Ruslar›n Yard›m›
          
        
        
          Millî Mücadele’ye destek vermek ama-
        
        
          c›yla Sovyet Rusya’n›n TBMM Hükû-
        
        
          meti’ne yapt›¤› para ve silâh yard›m›.
        
        
          Kurtulufl Savafl› s›ras›nda Rusya taraf›n-
        
        
          dan yap›lan yard›m›n ilk dilimi olan 200
        
        
          710
        
        
          
            Rumî Takvim
          
        
        
          
            Sovyet yard›m› olarak Türkiye’ye gönderilen külçe alt›nlar› teslim almak üzere Kars’a gelen
          
        
        
          
            Türk heyeti, Rus görevlilerle (1920).
          
        
        
          
            20. yüzy›l bafllar›nda genellikle Rumlar›n yaflad›¤› ‹stanbul Büyükada’dan bir görünüm.