160
• dünya gözüyle:
Ölmeden.
Art›k çok yaflland›m, onu dünya gözüyle bir kez daha
görmek istiyorum.
• dünya kadar:
Pek çok.
Dünya kadar evleri var, birini size versinler.
• dünyalar onun olmak:
Çok sevinmek.
Tiyatroya gidece¤imizi söyleyince dünyalar benim oldu.
• dünyan›n kaç bucak oldu¤unu anlamak (ö¤ren-
mek):
Dünyada ne gibi zorluklar oldu¤unu, insan›n bafl›na ne-
ler gelebilece¤ini ö¤renmek.
Çal›flmaya bafllay›nca dünyan›n kaç bucak oldu¤unu
anlayacaks›n.
• dünyan›n öbür ucu:
Çok uzak bir yer, anlam›n› tafl›r.
Dünyan›n öbür ucundan geliyorum.
• dünyaya gelmek:
Do¤mak.
Kardeflim dünyaya geldi¤inde ben sekiz yafl›ndayd›m.
• dünyaya gözlerini kapamak (yummak):
Ölmek.
Atatürk, 10 Kas›m sabah› dünyaya gözlerini kapad›.
• dünyaya kaz›k kakmak:
Çok uzun yaflamak.
Kendine iyi bak›yor, dünyaya kaz›k kakacak.
• dünya y›k›lsa umurunda olmamak:
Sorumluluk duygusu tafl›mamak, hiçbir fleyle ilgilenme-
mek.
Ne biçim adam bu! Dünya y›k›lsa umurunda de¤il.
Deyimler/154-174 21/07/2010 21:03 Page 160
