 
          167
        
        
          • el çektirmek:
        
        
          Görevinden uzaklaflt›rmak.
        
        
          Onu bu iflten el çektirmek zorunda kald›.
        
        
          • elde avuçta bir fley kalmamak:
        
        
          Bütün paras›n›, mal›n› harcay›p bitirmifl olmak.
        
        
          Elde avuçta bir fley kalmay›nca ifl aramaya bafllad›.
        
        
          • elde bir:
        
        
          Kesinlikle gerçekleflecek fley, anlam›nda kullan›l›r.
        
        
          Bu maç elde bir.
        
        
          • Elde de¤il:
        
        
          Olanaks›z, anlam›nda söylenir.
        
        
          Elde de¤il, bu akflam yola ç›kmam gerekiyor.
        
        
          • elde etmek:
        
        
          1.
        
        
          Bir fleye sahip olmak.
        
        
          Çok istedi¤i o çantay› elde etti.
        
        
          2.
        
        
          Bir kimsenin kendinden yana olmas›n› sa¤lamak.
        
        
          Onu da elde edersem s›rt›m yere gelmez.
        
        
          • el de¤ifltirmek (bir fley):
        
        
          Kullan›m› ya da mülkiyeti bir kimseden baflka bir kimse-
        
        
          ye geçmek.
        
        
          Bu ev üçüncü kez el de¤ifltirdi.
        
        
          • El de¤memifl:
        
        
          Hiç dokunulmam›fl, kullan›lmam›fl, anlam›na gelir.
        
        
          Bu koltuklara sanki hiç el de¤memifl.
        
        
          • elde kalmak:
        
        
          1.
        
        
          Bir mal, sat›lmay›p durmak.
        
        
          Patatesler elinde kalm›flt›.
        
        
          2.
        
        
          Harcanandan artm›fl olarak durmak.
        
        
          Bu kadar çimento elde kald›.
        
        
          Deyimler/154-174  21/07/2010  21:03  Page 167