• gözü kaymak:
1.
Gözünde flafl›l›k olmak.
Senin gözün kay›yor.
2.
Bir fleye istemeyerek bakmak.
Karfl›daki balkona s›k s›k gözü kay›yordu.
• gözü kesmek:
Bir fleyi yapabilme gücünü ve yeterlili¤ini kendinde ya
da bir kimsede bulmak.
Bu yar›flmay› kazanaca¤›na gözün kesiyor mu?
• gözü korkmak:
Daha önce geçirdi¤i kötü bir deneyim nedeniyle bir ifle
giriflmeye cesaret edememek.
Bu iflten gözü korkuyordu.
• Gözü kör olsun (bir fleyin):
1.
‹stemiyorum, vazgeçtim, anlam›na gelir.
Bu iflin gözü kör olsun!
2.
Gereksinim duyulan bir fley için “Gereksinmem var,
ama ne yaz›k ki elime geçmiyor.” anlam›nda da kulla-
n›l›r.
Paran›n gözü kör olsun!
• Gözüm görmesin (bir kimseyi, bir fleyi):
Onu uzaklaflt›r›n, görmek istemiyorum, anlam›nda söy-
lenir.
Gözüm görmesin onu!
• Gözün ayd›n:
Sevinçli bir olay karfl›s›nda söylenen kutlama sözü.
Gözün ayd›n! S›nav› kazanm›fls›n.
• gözünde büyümek:
Bir fley, bir kimseye oldu¤undan daha güç ya da önem-
li görünmek.
Bu s›nav› gözünde büyütüyorsun.
210
Deyimler/196-216 21/07/2010 21:02 Page 210
