• gözünün içine bakmak:
1.
Zarar gelmesin diye bir kimseyi özenle korumak.
Parka götürdü¤ü ye¤eninin gözünün içine bak›yordu.
2.
Bir kimsenin buyru¤unu, iste¤ini yerine getirmeye ha-
z›r bulunmak.
A¤as›n›n gözünün içine bakard›.
• gözünün önünden gitmemek:
Unutmamak.
O kaza gözümün önünden gitmiyor.
• gözünün üstünde kafl›n var dememek (birine):
Bir kimseye, al›nmas›na neden olacak hiçbir söz söyle-
memek, onun her davran›fl›n› hofl karfl›lamak.
Ona gözünün üstünde kafl›n var demezdi.
• gözünün yafl›na bakmamak (birinin):
S›zlanmas›na ald›r›fl etmemek, ac›mamak.
Kat› yürekli biriydi, kimsenin gözünün yafl›na bakmazd›.
• Gözünü seveyim.
Rica ederim, anlam›nda söylenir.
Gözünü seveyim, flunu ortadan kald›r.
• gözü olmak (bir fleyde):
O fleyi ele geçirme iste¤i tafl›mak.
Kalemimde gözü var.
• gözünü yummak:
1.
bk. gözünü kapamak.
2.
bk. görmemezli¤e gelmek.
• gözü pek:
bk. gözü kara
• gözü sulu:
Çok önemsiz durumlarda bile hemen a¤layan kimseler
için kullan›l›r.
Gözü sulu çocuklar› hiç sevmezdi.
213
Deyimler/196-216 21/07/2010 21:02 Page 213
