241
• hurdas› ç›kmak:
‹fle yaramayacak kadar bozulmak, eskimek.
Bu televizyonun hurdas› ç›km›fl.
• huyuna suyuna gitmek (birinin):
Bir kimsenin al›flkanl›klar›na, isteklerine uygun davran-
mak.
Büyük oldu¤u için hep onun huyuna suyuna giderdim.
• hükmü geçmek:
1.
Sözü geçmek, egemen olmak.
Bu evde kimin hükmü geçiyor?
2.
Etkili durumunu yitirmek.
So¤uklar›n hükmü geçti art›k.
• hükûmet kap›s›:
Devlet dairesi.
Hükûmet kap›s›nda bir ifl bulmaya çal›fl›yordu.
• hüküm giymek:
Mahkeme taraf›ndan cezaland›r›lmak.
O olay nedeniyle dört y›la hüküm giydi.
• hüküm sürmek:
1.
Egemenli¤ini yürütmek, ifl bafl›nda olmak.
Askerî darbeyle bafla geçip befl y›l hüküm sürmüfltü.
2.
Varl›¤› sürüp gitmek.
Bu bölgede Akdeniz iklimi hüküm sürer.
• hüküm vermek:
1.
‹yice düflündükten sonra bir karara varmak.
Art›k hükmünü vermiflti, buralardan gidecekti.
2.
(Yargݍ) Bir karar vermek.
Yarg›ç hükmünü verdi.
• hüsnükuruntu:
Mümkün olmad›¤› hâlde kendinden yana iyi, güzel bir
fley olaca¤›n› sanma.
Maafl›na zam m› yapacaklar? Bu senin hüsnükuruntun.
Deyimler/238-258 21/07/2010 21:02 Page 241