strawberry
(stro:bıri) çilek
stream
(stri:m) dere / akıntı /
akmak
street
(stri:t) sokak, cadde
strength
(strenght) kuvvet
stress
(stres) vurgu, stres,
gerilim / akıntı
stretch
(streç) germek, geril-
mek, çekip uzatmak
stretcher
(streçı) sedye
strict
(strikt) sıkı, şiddetli / ti-
tiz, sert, katı
strictly
(striktli) tamamen /
şiddetle
strike
(strayk) vurmak/ grev
string
(string) ip, sicim / (çal-
gıda) tel
stripe
(strayp) çizgi, şerit, yol
strong
(strong) sağlam, kuv-
vetli, güçlü, sert
structure
(strakçı) yapı, bünye
struggle
(stragıl) uğraşmak,
mücadele etmek / çaba, mü-
cadele
stubborn
(stabın) inatçı
stuck
(stak) saplanmış, sıkış-
mış
student
(stu:dınt) öğrenci
studio
(stiu:dyou) stüdyo
study
(stadi) çalışmak / incele-
me / öğrenim görmek, okumak
stuff
(staf) madde, şey / dol-
durmak
stupid
(stiupid) ahmak, aptal
stutter
(statı) kekelemek
style
(stayl) biçim, tarz/moda
subconscious
(sabkonşıs)
şuuraltı, bilinçaltı
subject
(sabcikt) konu / ders
/özne
submarine
(sabmıri:n) deni-
zaltı
submit
(sıbmit) sunmak, ver-
mek / teslim etmek
subscribe
(sıbskrayb) abone
olmak
subsequent
(sabsikwınt) ta-
kip eden, sonraki
subsidiary
(sıbsidyıri) yar-
dımcı, ikinci derecede olan
substance
(sabstıns) madde,
cisim / varlık
substitute
(sabstityu:t) yerine
koymak / yedek
subtract
(sıbtrekt) çıkarmak
(mat.)
subtraction
(sıbtrekşın) çı-
karma (mat.)
subway
(sabwey ) tünel,
metro, yeraltı geçidi
succeed
(sıksiıd) başarılı ol-
mak
-142-
strawberry
