olan çiçekli bitki familyas›.
f›nd›kk›ran
a. Far.+T.
1.
F›nd›k, ceviz gibi
sert kabuklu yemifllerin kabuklar›n› k›r-
maya yarayan bir araç.
2.
mec.
Bafltan
ç›karan (kad›n).
f›rça
a. Yun.
Bir fleyin tozunu, kirini almak
ya da bir yüzeye boya, cila vb.ni sürmek
gibi ifllerde kullan›lan; bir sap ve sap›n
ucuna tutturulmufl k›l ya da tel demetin-
den oluflan araç:
boya f›rças›.
f›rça gibi
(saç, sakal için) dik, s›k ve sert.
f›rçalamak
(-i)
1.
F›rçayla sürterek temiz-
lemek ya da parlatmak:
difllerini f›rçala-
mak.
2.
mec.
Kendisinden alt düzeyde
olan birini sert bir biçimde azarlamak.
f›rdolay›
be. (f›’rdolay›)
Çepeçevre.
f›rdöndü
a.
1.
Bir oltay› bedene kolayca
ba¤lamay› sa¤layan, kendi ekseni çev-
resinde rahatça dönebilen küçük metal
parça.
2.
Metalden yap›lm›fl bir tür ku-
mar arac›.
3.
ön a. mec.
Belirli bir dü-
flüncesi olmayan, s›k s›k fikir de¤ifltiren.
f›r f›r
be.
F›r›l f›r›l.
f›rf›r
a.
Perde ve giysi gibi fleylerin kenar›-
na dikilen büzgülü ya da k›rmal› süs.
f›r›ldak, -¤›
a.
1.
Bir de¤nek ve ucunda
rüzgârla dönen bir çemderden oluflan
çocuk oyunca¤›.
2.
Oda ve mutfak pen-
cerelerine tak›lan döner kanatl› havalan-
d›rma arac›.
3.
Ocak ve soba borusu-
nun iyi çekmesi için ucuna tak›lan ve
rüzgâr yönünde dönerek tütmeyi sa¤la-
yan flapka.
4.
mec.
Hile, düzen.
f›r›ldak
gibi
s›k s›k düflünce, tutum de¤ifltiren.
f›r›l f›r›l
be.
H›zla ve sürekli biçimde döne-
rek, f›r f›r.
f›r›n a.
O.T.
1.
Yiyecekleri piflirmeye yara-
yan, alt› düz, tavan› kubbeli ve önden
a¤z› olan ocak:
ekmek f›r›n›.
2.
Ekmek,
pasta vb. piflirildi¤i ve sat›ld›¤› dükkân.
3.
Yiyecekleri ›s›tmak ve piflirmekte kul-
lan›lan, ›s› verici bir düzenekle ifl gören
ayg›t:
elektrik f›r›n›.
4.
Bir maddeyi fizik-
sel ya da kimyasal dönüflüme u¤ratmak
için ›s›tma ifllemi uygulanan ayg›t:
kok
f›r›n›.
f›r›n gibi
çok s›cak (yer).
f›rka
a. Ar. esk.
Siyasi parti.
f›rlamak
(nsz., -e)
1.
Birden ve h›zl› bir bi-
çimde bulundu¤u yerden ayr›lmak:
Deprem olunca herkes d›flar› f›rlad›.
2.
Yerinden oynamak, kopmak:
Araban›n
tekerle¤i f›rlam›fl.
3.
Bir ç›k›nt› yapmak:
Elinin damarlar› f›rlam›fl.
4.
Birdenbire
yükselmek, artmak:
Bu hafta sebze fi-
yatlar› f›rlad›.
f›rlatmak
(-i)
H›zl› bir biçimde atmak:
fiap-
kas›n› h›rsla yere f›rlatt›.
f›rsat
a. Ar.
Uygun zaman ya da durum, ve-
sile:
Böyle bir f›rsat bir daha ele geçme-
yebilir.
f›rsatç›
ön a.
Ç›kan f›rsatlar› iyi de¤erlendi-
ren, f›rsat kollayan.
f›rt
a.
Bir solukta içilebilecek sigara ya da
bir yudumda içilebilecek içki.
f›rt›na
a. (f›rt›’na) ‹t.
1.
Çok h›zl› esen, sert
ve etkili rüzgâr.
2.
Sert rüzgâr›n denizde
ve kum çöllerinde yaratt›¤› dalgalanma:
kum f›rt›nas›.
3.
mec.
Huzursuzlu¤a, te-
dirginli¤e yol açan olay ya da durum:
Bu
halk büyük f›rt›nalar atlatm›flt›r.
f›rt›na
gibi 1)
h›zla, birdenbire;
2)
h›zl›, çevik.
f›rt›na kopmak (patlamak) 1)
f›rt›na
ç›kmak;
2)
mec.
bir yerde kavga, gürül-
tü, kar›fl›kl›k ç›kmak.
f›rtt›rmak
(-i) tkz.
Akl›n› kaç›rmak, ç›ld›r-
mak.
f›s f›s
be.
F›s›ldarken ç›kan ses:
Bir saattir
f›s f›s konufluyorlar.
f›sf›s
a.
Koku, ilaç gibi fleyleri püskürtmek-
te kullan›lan araç.
f›s›ldamak
(-i, -e)
Baflkalar›n›n duyamaya-
ca¤› bir biçimde alçak sesle konuflmak.
f›s›l f›s›l
be.
F›s›ldayarak.
f›s›lt›
a.
F›s›ldarken ç›kan ve güçlükle du-
yulan ses.
f›s›lt› gazetesi
a.
Toplumla ilgili konularda
herkesin birbirine söyleyerek yayd›¤›
haber, söylenti, dedikodu.
f›skiye
a. (k kal›n okunur) Ar.
Havuzdaki
suyu yukar›ya do¤ru ve türlü biçimlerde
f›nd›kk›ran
f›skiye
259
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 259