sabit tutmaya yarayan kal›nca bir so-
payla onun iki ucuna ba¤l› ipi olan ifl-
kence arac›.
2.
Bu araçla uygulanan ce-
za.
falan
ad. (l kal›n okunur) Ar.
1.
Belirtilme-
si uygun ya da gerekli görülmeyen bir
özel ad›n yerine kullan›l›r:
Kendisini,
ben falan›n o¤luyum diye tan›tt›.
2.
Tümcede “ve baflkalar›”, “ve benzerleri”
anlamlar›nda kullan›l›r:
Pazardan doma-
tes, biber falan ald›k.
3.
ön a.
Baz› söz-
cüklerle ön ad tamlamalar› yap›ld›¤›nda
tamlad›¤› fleyi ya da kifliyi belirsiz olarak
anlat›r:
falan adam, falan tarihte.
falanca
ön a.
ve
ad.
Falan.
falc›
a.
Fal bakmay› meslek edinen kifli.
falçata
a. ‹t.
Kundurac›l›kta kullan›lan ve
deri, kösele gibi fleyleri kesmeye yara-
yan e¤ri b›çak.
falso
a. (fa’lso) ‹t. müz.
1.
Bir müzik parça-
s› çal›n›r ya da söylenirken yap›lan nota
yanl›fll›¤›.
2.
Oyunda topa verilen kavis.
3.
mec.
Yanl›fl davran›fl.
falso yapmak
1)
bir parçay› yanl›fl çalmak, söylemek;
2)
yanl›fl davran›flta bulunmak.
familya
a. (fami’lya) ‹t.
1.
Aile.
2.
dirb.
Canl›lar›n s›n›fland›r›lmas›nda, birçok
ortak özelli¤inden dolay› bir araya geti-
rilen cinsler toplulu¤u.
fanatik, -¤i
ön a.
ve
a. Fr.
Bir fleye, bir kim-
seye afl›r› bir tutkuyla ba¤l› olan (kifli):
futbol fanati¤i.
fanatizm
a. Fr.
1.
Bir fleye, bir kimseye afl›-
r› bir tutkuyla ba¤l›l›k.
2.
Bir görüfle, bir
davaya kat›, hatta fliddete baflvurabile-
cek denli düflkünlük.
fâni
ön a. (fa:ni:) Ar.
Ölümlü, gelip geçici.
fanila
a. (fani’la:) ‹t.
Ten üzerine giyilen ve
ço¤unlukla pamuk ipli¤inden dokun-
mufl iç çamafl›r›.
fantastik, -¤i
ön a.
1.
Hayal gücüyle yara-
t›lan, gerçekte var olmayan, hayalî.
2.
a.
ed.
Düfle, do¤aüstüne, bilim kurguya
vb. baflvurarak gerçe¤in d›fl›na ç›kan
bir edebiyat türü.
fantezi
a. Fr.
1.
Sonsuz hayal, düfllem.
2.
De¤iflik be¤eni, de¤iflik düflünüfl, hofla
giden de¤iflik davran›fl:
Fantezilerim ho-
fluna gitmeyebilir.
3.
ön a.
Süslü ve de-
¤iflik türde olan:
fantezi mobilya.
4.
müz.
Serbest biçimli beste ya da flark›.
fanus
a.(fa:nus) Ar.
1.
Mikroskop, saat gi-
bi baz› araç ve nesneleri d›fl etkenlere
karfl› korumak için üzerlerine kapat›lan
yar›m küre biçimindeki cam kap.
2.
Uzun ayakl› süslü fener.
3.
Mum, gaz
lambas› gibi baz› ayd›nlatma araçlar›n›n
çevresini kapatan silindir biçiminde
cam koruyucu.
far (I)
a. Fr.
Karanl›kta tafl›tlar›n yolunu ay-
d›nlatmaya yarayan, güçlü bir ›fl›k kay-
na¤›yla donat›lm›fl ayg›t.
far (II)
a. Fr.
Kad›nlar›n süs için göz kapak-
lar›na sürdükleri türlü renklerde boya.
farafl
a. Ar.
Süprüntüleri toplamakta kulla-
n›lan, k›sa sapl› ve kürek biçimindeki
kap.
faraza
be. (fa’raza) Ar.
Tutal›m ki, sayal›m
ki, ola ki, tut ki, söz gelifli.
farazi
ön a. (farazi:) Ar.
Varsay›msal.
fare
a. (fa:re) Ar. hayb.
Sݍangillerden, he-
men her yerde yaflayan, küçük vücutlu,
kemirgen ve memeli bir hayvan.
farfara
ön a. Ar.
1.
A¤z› kalabal›k, gürültü-
cü, yaygarac›.
2.
Çok övünen, övüngen.
fark
a. Ar.
1.
Benzer fleyleri. kiflileri birbi-
rinden ay›ran özellik, baflkal›k, ayr›m:
‹kisi aras›nda biraz fark var.
2.
mat.
Ç›-
karma iflleminde sonuç.
fark etmek 1)
anlamak, sezmek, görmek:
Geldi¤ini
fark etmedim.
2)
de¤iflmek, baflkalafl-
mak:
Bebe¤iniz iki ayda çok fark etmifl.
fark›nda olmak
anlamak, sezmek.
farkl›laflmak
(nsz.)
Farkl› duruma gelmek,
ayr›mlaflmak.
Farsça
öz. a. (fa’rsça) Ar.
‹ran dilleri aile-
sinden bir dil ve ‹ran’›n resmî dili.
farz
a. Ar.
1.
Müslümanl›kta, geçerli bir
özür olmad›kça yerine getirilmesi zo-
runlu, getirilmemesi günâh say›lan Al-
falan
farz
255
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 255