lah buyru¤u:
namaz k›lmak.
2.
Yapmak
zorunda kal›nan fley, boyun borcu:
Bu
ifli kabul etmek art›k farz oldu.
farz et-
mek
öyle kabul etmek, var saymak:
Farz
edelim ki bu olay yaflanmad›.
fasa fiso
ön a. (fa’sa fi’so)
De¤ersiz, önem-
siz, bofl (fley, söz).
fas›l, -sl›
a. Ar.
1.
Bölüm, k›s›m, devre.
2.
Bir iflin yap›ld›¤› belli bir süre:
yemek
fasl›.
3.
müz.
Türk müzi¤inde, eserlerin
bir topluluk taraf›ndan belli bir s›raya
göre çal›n›p söylenmesi.
4.
tiy.
Orta
oyununda oyun bafllamadan saz tak›m›-
n›n çald›¤› köçek havas›, curcuna.
fas›la
a. (fa:s›la) Ar.
Ara, aral›k, kesinti.
fas›l heyeti
a.
Fas›l yapabilecek durumda-
ki alaturka saz toplulu¤u.
fasikül
a. Fr.
Ansiklopedilerin, büyük kitap-
lar›n bölümler hâlinde yay›mlanan her
bir kitap盤›.
fasulye
a. (fasu’lye) Yun. bitb.
1.
Fasulye-
gillerden; barbunya, ayflekad›n, çal› gibi
türleri bulunan bir bitki.
2.
Bu bitkinin
sebze olarak yararlan›lan yeflil ürünü ve
kuru tohumlar›.
fasulyegiller
ç. a. bitb.
‹ki çenekli, kapal›
tohumlu, ayr› taç yaprakl› çiçekli bitkiler
familyas›.
faflist
a.
ve
ön a. Fr.
Faflizm yanl›s› olan (ki-
fli, görüfl).
faflizm
a. Fr.
1.
‹talya’da 1922-1945 y›lla-
r›nda egemen olan ve tek parti diktatör-
lü¤üne dayanan düzen.
2.
Afl›r› ulusçu-
lu¤a dayanan ve bask› düzeni kurmay›
amaçlayan ö¤reti.
fatih
ön a. (fa:tih) Ar.
1.
Fetheden, zafer ka-
zanan, ülke alan (kifli).
2.
tar.
‹slam dev-
letlerinde bir ülkeyi ya da flehri savafla-
rak alan hükümdarlara, komutanlara ve-
rilen ad.
fatiha
a. (fa:tiha) Ar.
Dua için okunan
Kur’an’›n ilk suresi.
fatura
a. (fatu’ra) ‹t.
Sat›lan mal›n cinsini,
miktar›n›, fiyat›n› ya da yap›lan iflin tü-
rünü, fiyat›n› bildirmek için sat›c› ya da
ifli yapan kifli taraf›ndan müflteriye veri-
len hesap pusulas›.
faul
a. ‹ng. sp.
Karfl›laflmalarda, yar›flma-
larda bir sporcuya karfl› yap›lan kurald›-
fl› davran›fl.
favori
a.
ve
ön a. Fr.
1.
Bir iflte üstünlük ka-
zanaca¤›na inan›lan (kifli, tak›m vb.).
2.
Yüzün iki yan›nda saçlar›n uzant›s› biçi-
minde b›rak›lan sakal demeti.
3.
ön a.
En çok be¤enilen, üstün tutulan:
favori
renk.
4.
sp.
Bir karfl›laflmay› ya da bir
yar›fl› kazanma olas›l›¤› en güçlü spor-
cu, tak›m.
fay
a. yerb. Fr.
Kayaç kütlelerinin k›r›lmala-
r›, yar›lmalar›, kay›p çökmeleri sonucu
oluflan yer biçimi; k›r›k.
fayans
a. Fr.
Kaplama, döfleme gereci ola-
rak kullan›lan, bir yüzü s›rl› ve genellik-
le çeflitli desenlerle bezenmifl, piflmifl
topraktan levha.
fayda
a. Ar.
Yarar, kâr.
faydalanmak
(-den)
Yararlanmak, istifade
etmek.
fayton
a. Fr.
Genellikle çift atla çekilen, dört
tekerlekli, baz›lar› körüklü, bir tür binek
arabas›; payton.
fazilet
a. (fazi:let) Ar.
Erdem.
fazla
be.
ve
ön a. Ar.
1.
Gere¤inin, al›fl›lm›-
fl›n üzerinde; çok:
Bunlar fazla olmufl.
2.
Daha çok, aflk›n:
Fazla para vermiflim
sana.
3.
Yersiz, gereksiz:
Fazla konuflu-
yorsun.
4.
Bir fleyden artan:
Fazla silgin
var m›?
fazla olmak
dayanma gücünü
aflacak davran›fllarda bulunmak, çok ol-
mak:
Sen art›k fazla oluyorsun.
Fe
kim.
Demir elementinin simgesi.
feci
ön a. (feci:) Ar.
Çok ac›kl›, dehflet veri-
ci, trajik:
Feci bir tren kazas› olmufl.
feda
a. (feda:) Ar.
Bir amaç u¤runa de¤erli
bir fleyden vazgeçme.
feda etmek
göz-
den ç›karmak, k›ymak:
Davas› için gele-
ce¤ini feda etti.
fedai
a. (feda:i:)
1.
Ülküsü u¤runa can›n›
vermeye haz›r olan kimse.
2.
Bir yeri ya
da bir kimseyi korumakla görevli kifli.
fasa fiso
fedaî
256
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 256