dans etmek, terk etmek, keflfetmek,
emretmek.
2.
(baz› belirteçlerle birlikte)
Belirtilen biçimde davranmak:
‹yi ettin.
3.
(olumsuz olarak) Bir fleyin, bir kim-
senin yoklu¤una dayanamamak:
Onsuz
edemiyor.
4.
(-i)
Bulmak, eriflmek:
Zor
oldu ama akflam› ettik.
5.
(-i, -den)
Biri-
ni bir fleyden yoksun b›rakmak:
Adam›
iflinden ettin.
6.
Herhangi bir de¤erde
olmak:
En fazla bir milyon lira eder.
7.
Eflit de¤er kazanmak:
Dört kere dört on
alt› eder.
8.
(neler, az, çok sözcükleriy-
le) Kötülükte bulunmak:
Bana neler etti,
bilemezsin.
9.
(yatak, alt gibi sözcükler-
le) Abdestini yapmak:
Korkudan alt›na
etmifl.
etmen
a.
Birlikte ya da ayr› ayr› etkisini
gösteren güçlerden, koflullardan, öge-
lerden her biri; faktör.
etnik
ön a. Fr.
Kavimle ilgili.
etnografya
a. Fr.
Kavimleri karfl›laflt›rarak
inceleyen bilim dal›.
etnoloji
a. Fr.
Budun bilimi, ›rk bilimi.
etobur
ön a.
Etçil.
etoburlar
ç. a. hayb.
Etçiller.
etol, -lü
a. Fr.
Kürkten ya da de¤erli ku-
mafllardan yap›lm›fl uzun ve genifl omuz
atk›s›.
etraf
ç. a. (etra:f) Ar.
1.
Yanlar, taraflar.
2.
Çevre.
3.
Bir kimsenin sürekli iliflkide
bulundu¤u kifliler, muhit:
Etraf›nda iyi
insanlar vard›.
etrafl›
ön a.
ve
be.
Ayr›nt›l›, eksiksiz, kap-
saml›.
ettirgen çat›
a. dlb.
Tafl›d›¤› kavram baflka
bir nesneye aktar›labilen eylem çat›s›:
içirmek (iç-ir-mek).
ettirgen eylem
a. dlb.
Tafl›d›¤› kavram bafl-
ka bir nesneye aktar›labilen ve geçiflli
ya da geçiflsiz eylem kök ve gövdesine
“(-i)r”, “-dir”, “-t” eklerinden birinin ya
da ikisinin üst üste getirilmesi ile kuru-
lan eylem:
yaflatmak (yafla-t-mak), bil-
dirmek (bil-dir-mek), kaç›rmak (kaç-›-r-
mak).
ettirgen fiil
a. dlb.
Ettirgen eylem.
etüt, -dü
a. Fr.
1.
Herhangi bir konuda ya-
p›lan inceleme, araflt›rma.
2.
Ön çal›fl-
ma.
3.
Ö¤rencilerin bir e¤itimcinin gö-
zetimi alt›nda ders çal›flmalar›na ayr›lan
zaman.
Eu
kim.
Evropiyum elementinin simgesi.
etyemez
ön a.
ve
a.
Hayvansal besinlerin
yer almad›¤› beslenme biçimini uygula-
yan (kifli), vejetaryen
ev
a.
1.
Yaln›z bir ailenin oturmas› için ya-
p›lm›fl yap›.
2.
Bir kimsenin ya da bir ai-
lenin yaflad›¤› yer, konut.
3.
Oturulan
yer, buran›n düzeni, eflyas› vb.:
Evini
hep temiz tutar.
4.
Belirli bir amaçla kul-
lan›lan ya da içinde bir ifl görülen yer:
radyoevi, huzurevi.
5.
Belli alanlarda
olan kiflilerin toplan›p toplumsal iliflkile-
rini sürdürmelerini sa¤layan kurulufl:
ö¤retmenevi, polisevi.
ev bark
a.
1.
Ev, mülk.
2.
Ev halk›, aile.
evci
ön a.
ve
a.
Tatil günlerini evinde geçir-
mesine izin verilen (yat›l› ö¤renci, er
vb.).
evci ç›kmak
tatil günlerinde okul-
dan, k›flladan izin al›p ç›kmak.
evcil
ön a.
(hayvan için) Eve ve insana al›fl-
t›r›lm›fl, kendisinden yararlan›lan.
evcilik, -¤i
a.
Aile yaflam›n› örnek alarak
çocuklar›n oynad›¤› bir oyun.
evcilleflmek
(nsz.)
Evcil duruma gelmek,
ehlîleflmek.
evcimen
ön a.
1.
Evine, ailesine çok ba¤l›
olan:
Evcimen bir adam.
2.
Ev ifllerini iyi
beceren (kad›n).
evet
be. (e’vet)
1.
Bir fleyi do¤rulama ya da
onaylama anlam›nda kullan›l›r:
Evet,
ben de sizin gibi düflünüyorum.
2.
Söz
aras›nda pekifltirme yapmak için kulla-
n›l›r:
Evet, bu kez buldum.
evham
ç. a. (evha:m) Ar.
Kuruntular, kufl-
kular.
evirmek
(-i)
1.
Döndürmek, çevirmek.
2.
Bir fleyin yap›s›n› de¤ifltirmek.
evire çevire
be.
‹yice, adamak›ll›.
ev kad›n›
a.
1.
Bir iflte çal›flmay›p yaln›z
etmen
ev kad›n›
250
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 250