yup ba¤lamak.
eylem
a.
1.
Belirli bir amac› gerçeklefltir-
meye yönelik etkinlik ya da bir düflünce-
yi yaflama geçirmek için gösterilen ça-
ba:
Ö¤renciler çok masum bir eylem
yapm›fllard›.
2.
dlb.
Tümcede olumlu ya
da olumsuz bir ifl, bir hareket, bir olufl
bildiren, zaman ve kifli kavram› veren
sözcük; fiil:
gel-di-ler, oyna-d›-k.
eylemci
a.
ve
ön a.
Düflüncesini eyleme
dönüfltüren, eylem gerçeklefltiren (kifli).
eylem çekimi
a. dlb.
Eylemin kök ya da
gövdesine zaman ve kifli ekleri getirile-
rek kifli s›ras›na göre söylenmesi; fiil çe-
kimi:
ö¤reniyorum, ö¤reniyorsun, ö¤re-
niyor, ö¤reniyoruz, ö¤reniyorsunuz, ö¤-
reniyorlar.
eylemek
(yar.)
Etmek, yapmak:
kabul eyle-
mek.
eylem gövdesi
a. dlb.
Eylem ya da ad kök-
lerinden türetilmifl eylem, fiil göv-desi:
sev-in(mek), sat-t›r(mak), su-la(mak).
eylem kökü
a. dlb.
Eylem soyundan bir
sözcü¤ün daha küçük ögelere bö-lüne-
meyen anlaml› bölümü, fiil kökü:
gel-,
sev-, çal-.
eylemsi
a. dlb.
Eylemden türedi¤i hâlde
mastar, ortaç, ulaç görevlerinde kullan›-
lan sözcük; fiilimsi:
yazmak (mastar),
görülmemifl (ortaç), görünce (ulaç).
eylemsizlik, -¤i
a.
1.
Eylemsiz olma duru-
mu.
2.
fiz.
Bir cismin hareket s›ras›nda
oluflan her de¤iflikli¤e karfl› gösterdi¤i
direnç.
eylem taban›
a. dlb.
Zaman ve kifli eklerini
almaya uygun, bir kökten türemifl ey-
lem biçimi; eylemin kök ya da taban›; fi-
il taban›:
tafl›d›k, sözlefl-mifller, bilin-
iyor.
eylem tümcesi
a. dlb.
Bildirme ya da dilek
kipleriyle kurulan ve yüklemi çekimli ey-
lem olan tümce, fiil cümlesi:
“Bal tutan
parma¤›n› yalar.”
-Atasözü.
eylül
a. Ar.
Y›l›n otuz gün süren dokuzun-
cu ay›.
eyvah
ünl. (eyva:h) Far.
Hofla, gitmeyen,
beklenmedik, kötü bir durum karfl›s›nda
duyulan ac›nmay› belirtir:
Eyvah, geç
kald›k!
eyvallah
ünl. (ey’valla:h) Ar.
“Allaha ›smar-
lad›k”, “Teflekkür ederim”, “Peki, öyle
olsun” anlamlar›nda kullan›l›r:
Eyvallah!
Ben gidiyorum.
eyyamc›
a.
Ç›kar›n› düflünerek, de¤iflen
her duruma göre hareket etmesini bilen
kifli.
eza
a. (eza:) Ar.
Üzme, s›k›nt› verme, ac›
çektirme, üzgü.
ezan
a. (eza:n) Ar.
Müslümanl›kta, namaz
vaktini bildirmek ve namaza ça¤›rmak
için makamla okunan kal›plaflm›fl sözler
bütünü.
ezber
a. Far.
1.
Bir metni ya da bir sözü ol-
du¤u gibi tekrarlayabilecek biçimde
ak›lda tutma.
2.
Ezberlemek üzere ö¤-
rencilere verilen ders.
ezberci
ön a.
Bir konuyu anlayarak de¤il de
sözcük sözcük akl›nda tutan (ö¤renci).
ezbere
be. (e’zbere)
1.
Ezberleyerek.
2.
mec.
Bilmeden, düflünmeden, incele-
meden:
Ezbere konufluyorsun.
ezberlemek
(-i)
Bir fleyi oldu¤u gibi ak›lda
tutmak:
O fliiri ezberledim.
ezel
a. Ar.
Öncesizlik.
ezelî 1.
Öncesiz.
2.
mec.
Eski.
ezgi
a.
1.
müz.
Belli bir kurala göre yarat›-
lan ve kulakta hofl bir duyum uyand›ran
ses dizisi, melodi, na¤me.
2.
Bir müzik
parças›nda bafltan sona dek belirli yer-
lerde yinelenen ses dizisi.
3.
mec.
Kula-
¤a hofl gelen ses ya da söz dizisi: dalga-
lar›n ezgisi.
ezici
ön a.
1.
Ezmek eylemini yapan.
2.
Yo-
rucu, y›prat›c›, bunalt›c›:
ezici bir ifl.
3.
mec.
A¤›r basan, üstün olan, bask›n ge-
len:
Seçimleri ezici bir ço¤unlukla ka-
zand›k.
ezik
ön a.
1.
Ezilmifl olan:
ezik erikler.
2. a.
Bere, çürük.
3.
mec.
Olaylar ve olumsuz
koflullar nedeniyle güçsüz, y›lg›n, bitkin
eylem
ezik
252
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 252